Parazit, evlerde yaşayan bir organizmadır. Vücudumuzun içinde paralel bir hayat yaşamaktadır. Enerjimizle, hücrelerimizle, tükettiğimiz yiyeceklerle beslenen asalak bir mikro organizmadır.
Dünyada 4,5 milyardan fazla insan parazitler hastalıklara yakalanmıştır.
Bir kişi, mikroskobikten solucanlara, birkaç metre uzunluğundaki çeşitli boyutlarda 100’den fazla parazit türünü vücudunda barındırabilmektedir. İnsan vücudunun herhangi bir yerinde bulunabilmektedirler. Örneğin akciğerlerde, karaciğerde, kaslarda, eklemlerde, beyinde, kanda, gözlerde ve diğer organlarda.
Parazitlerin aşağıdakiler gibi birçok hastalığa neden olmaktadır;
- Bronşiyal astım
- Egzama
- Sedef hastalığı
- Eklem hastalıkları
- Alerjiler
- Gastrointestinal sistem hastalıkları
- Obezite.
İstatistikler, her 10 vakadan 8-9’unda parazite yakalanma yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. İnsanlar sık sık cilt döküntülerine, soğuk algınlığına, belirgin bir sebep olmaksızın yorgunluğa rağmen, genellikle az ya da çok sağlıklı olduklarını düşünürler. Bu tip sorunlar sonsuza kadar sayılabilmektedir.
En yaygın parazitlerden oluşan bir grubun ayırt edilebileceği bir iklim bölgesinde yaşıyoruz. Yuvarlak solucanlar, toksokaralar, opisthorchis, trichinella, lamblia bölgemizde görülen türlerden bazılarıdır.
Helmintlerin taşıyıcıları, çoğunlukla, parazitlerin doğal taşıyıcıları olabilen evcil hayvanlardır. Yaşamsal faaliyetleri sürecinde onları dağıtır ve başkalarına bulaşmasına neden olurlar. Bu özellikle küçük çocuklar, hamile kadınlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için tehlikelidir.
Parazit vücudumuza çeşitli şekillerde girebilmektedir. Ancak en önemlisi kontamine yiyecekler, kötü yıkanmış meyve ve sebzeler, et ürünlerinin yetersiz pişirilmesi veya tarım işleri sırasında kirli ellerden vücudumuza dahil olabilmektedir.
İnsan vücudunda parazitlerin varlığının yaygın belirtileri şunlardır;
- Kabızlık veya ishal – Bazı solucan türleri, şekilleri ve boyutları ile organları (safra kanalları, bağırsaklar) tıkayabilmektedir. Birkaç parazit, sodyum ve klorür kaybına yol açan maddeler üretir. Bu nedenle, bu tür parazitlerle enfekte olduğunuzda ishal olursunuz.
- Şişkinlik – Bu semptom, tedavi edilmezse aylarca ve hatta yıllarca periyodik olarak ortaya çıkabilmektedir.
- Sinirli Mide Sendromu – Parazitler mide zarını tahriş edebilmekte ve iltihaplanmaya neden olabilmektedir.
- Eklemlerde ve kaslarda ağrı – Parazitlerin eklem sıvısı ve kas dokularında kapsüllenmek üzere göç edebileceği bilinmektedir. Eklem ağrısı, vücudun parazitlerinin varlığına verdiği bağışıklık tepkisinden kaynaklanabilmektedir.
- Alerji – Vücudun bağışıklık tepkisinin kanda artan sayıda eozinofil, immünoglobulin E (Ig E) üreterek alerjik hastalıklara neden olmasına sebep verir.
- Cilt sorunları – Bağırsak parazitleri kurdeşen, kızarıklık, egzama ve diğer alerjik cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
- Sinirlilik – Parazitin metabolik atıkları ve toksik maddeler sinir sistemini tahriş edebilmektedir. Anksiyete ve sinirlilik çoğunlukla sistematik helmint istilasının sonucudur.
- Uyku bozuklukları – Gecenin ortasında, özellikle 2-3 arasında sık uyanmalar, vücudun toksik maddelerden karaciğer yoluyla kurtulma girişimlerinin yanı sıra parazitlerin dışarı çıkması gerçeğinden de kaynaklanabilmektedir. Kaşıntı ve ağrıya yol açar.
- Kronik yorgunluk – Halsizlik, grip benzeri semptomların şikayetleri, ilgisizlik, depresyon, zayıf hafıza gibi sorunlara neden olur. Bu durumlar vitamin ve mineral eksikliklerinden kaynaklanabilmektedir.
- Bağışıklık bozuklukları – Bağışıklık sisteminin işleyişini baskılayarak immünoglobulin A salınımını azaltır.
Helmintlerin teşhisi, türlerin tespiti ve tanımlanmasını içerir.
En basit yöntem, solucan yumurtaları için dışkı bağışlamaktır. Ancak bu teşhis yönteminin doğruluğu %10-15’i geçememektedir. Sonucun güvenilirliği, laboratuvar asistanının eğitim ve deneyimine bağlıdır. Helmintin yaşam döngüsü (bazı türler için 14 günde bir, diğerleri için ise 40-45 gün sonra yumurta bırakır).
Bugüne kadar, enzime bağlı immünosorbent tahlili – ELISA gibi daha etkili bir teşhis yöntemi vardır. %90 gibi yüksek bir sensitivite ve spesifisiteye sahiptir. Bu yöntem sayesinde parazitin tipini belirlemek mümkündür. Ayrıca tedavi ve iyileşme sürecini takip etmeye yardımcı olur.