Mars ve temel özellileri

Mars’ta yaşam olup olmadığı sorusu, onlarca yıldır insanları düşüncelere itmektedir. Gezegendeki nehir vadilerinin varlığına dair şüpheler ortaya çıktıktan sonra gizem daha da anlamlı hale gelmiştir. Eğer su akıntıları bir kez içlerinden aktıysa, o zaman Dünya’nın yanında bulunan bir gezegende yaşamın varlığı inkar edilemeyecektir.

Karakteristik özellikleri

Mars, Dünya ile Jüpiter arasında yer almaktadır. Güneş sistemindeki yedinci en büyük gezegen ve Güneş’ten sonra yer alan dördüncü en büyük gezegendir. Aynı zamanda kendisine kızıl gezegen de denmektedir. Dünyamızdan iki kat daha küçüktür. Ekvatordaki yarıçapı neredeyse 3.4 bin km’dir. Mars’ın ekvator yarıçapı kutupsal olandan yirmi kilometre daha büyüktür.

Güneş’ten sonra beşinci gezegen olan Jüpiter’den Mars, 486 ila 612 milyon km uzaklıkta yer almaktadır. Ayrıca dünya çok daha yakın bir konumda bulunmaktadır. Gezegenler arasındaki en kısa mesafe 56 milyon km olarak tahmin edilmektedir. En uzun mesafe ise, yaklaşık 400 milyon km olarak ölçülmüştür.

Mars’ın dünya gökyüzünde çok iyi ayırt edilebilir olması şaşırtıcı değildir. Sadece Jüpiter ve Venüs ondan daha parlaktır. Ayrıca her on beş ila on yedi yılda bir, kızıl gezegen Dünya’ya bir hilal şeklinde minimum bir mesafeden yaklaştığında, Mars gökyüzündeki en parlak nesnesi olarak görünmektedir.

Kızıl gezegen

 

Karasal gezegenler

Mars ve Güneş’e en yakın diğer üç gezegen olan Merkür, Dünya ve Venüs ile birlikte karasal gezegenlerin bir parçasıdır.

Bu grubun dört gezegeni de yüksek yoğunluk ile karakterize edilmektedir. Gaz gezegenlerinin Jüpiter ve Uranüs’ün aksine, demir, silikon, oksijen, alüminyum, magnezyum ve diğer ağır elementlerden oluştuğu bilinmektedir. Örneğin, demir oksit, Mars’ın yüzeyine kırmızı bir renk vermektedir. Aynı zamanda, karasal gezegenlerin kütlesi gaz olanlardan çok daha düşüktür. Bu nedenle karasal grubun en büyük gezegeni olan Dünya, sistemimizin en hafif gaz gezegeni olan Uranüs’ten on dört kat daha hafiftir.

Karasal gezegenlerin geri kalanı gibi, Dünya, Venüs, Merkür, Mars aşağıdaki yapı ile karakterize edilmektedir;

  • Gezegenin içinde hafif bir kükürt katkılı, 1480 ila 1800 km yarıçaplı kısmen sıvı bir demir çekirdek bulunmaktadır.
  • Silikat manto ya sahiptirler.
  • Esas olarak bazalt olmak üzere çeşitli kayalardan oluşan kabuk tarafından oluşmuşlardır. Örneğin Mars’ın kabuğunun ortalama kalınlığı 50 km, maksimum kalınlığı ise 125 km’dir.

Güneş’ten gelen üçüncü ve dördüncü karasal gezegenlerin doğal uyduları olduğunu belirtmekte fayda vardır. Dünya’da ise bir tane vardır. Dünyanın uydusu Ay’dır. Ancak Mars’ta iki tane uydu vardır. Bunlara Mars’ın oğullarının adını taşıyan Phobos ve Deimos isimleri verilmiştir. Ayrıca Yunan yorumunda ona her zaman savaşta eşlik eden kişi anlamına da gelmektedir.

Bir hipoteze göre, uydular Mars’ın yerçekimi alanına yakalanmış asteroitlerdir. Bu nedenle uydular küçük boyutlu ve düzensiz bir şekle sahiptir. Aynı zamanda, Phobos yavaş yavaş hareketini yavaşlata bilmektedir. Bunun sonucunda gelecekte ya parçalanacak, ya da Mars’a düşecektir. Ancak ikinci uydu Deimos, aksine yavaş yavaş kızıl gezegenden uzaklaşmaktadır.

Phobos ile ilgili bir diğer ilginç gerçek ise, Deimos ve güneş sistemindeki gezegenlerin diğer uydularından farklı olarak batıdan doğup ufkun ötesine doğudan uzanmasıdır.

Mars gezegeni

Diğer özellikler

Daha önceki zamanlarda, Mars’taki litosferik plakaların hareketi, Mars kabuğunun yükselmesine ve düşmesine neden olmuştur. Ayrıca günümüz de tektonik plakalar hareket etmektedir. Ancak o kadar da aktif değildirler. Rölyef bakımından, Mars’ın en küçük gezegenlerden biri olmasına rağmen, güneş sistemindeki en büyük nesnelerin çoğunun burada bulunması gerçeğiyle dikkat çekicidir.

İşte güneş sisteminin gezegenlerinde bulunan en yüksek dağ olan (aktif olmayan) Olympus yanardağı buradadır. Tabandan yüksekliği ise 21.2 km’dir. Haritaya bakarsanız, dağın çok sayıda küçük tepe ve sırtla çevrili olduğunu görebilirsiniz.

Mariner Vadisi olarak bilinen en büyük kanyon sistemi kızıl gezegende bulunmaktadır. Mars haritasında uzunlukları yaklaşık 4,5 bin km, genişlik – 200 km ve derinlik -11 km’dir.

En büyük çarpma krateri gezegenin kuzey yarımküresinde bulunmaktadır. Bu kraterin çapı yaklaşık 10,5 bin km, genişliği ise 8,5 bin km’dir.

İlginç bir gerçek: Güney ve kuzey yarım kürelerin yüzeyi çok farklıdır. Güney tarafında, gezegenin kabartması hafifçe yükseltilmiştir. Ayrıca kraterlerle yoğun bir şekilde noktalanmıştır.

Kuzey yarım kürenin yüzeyi ise tam tersine ortalama seviyenin altındadır. Üzerinde pratikte krater yoktur. Bu nedenle akan lav ve erozyon süreçleriyle oluşmuş düzgün bir ova bulunmaktadır. Ayrıca kuzey yarımkürede volkanik dağlık alanlar, Elysium ve Tharsis bulunmaktadır. Haritadaki Tharsis’in uzunluğu yaklaşık iki bin kilometredir. Dağ sisteminin ortalama yüksekliği ise, yaklaşık on kilometredir (Olympus yanardağı).

Yarım küreler arasındaki kabartma farkı yumuşak bir geçiş değildir. Ancak ekvatorda farklıdır. Ondan otuz derece uzaklıkta bulunan ve kuzey yönünde bir eğim oluşturan gezegenin tüm çevresi boyunca geniş bir sınırdır (bunun boyunca). Ayrıca Sınırda aşınmış alanların çoğu vardır. Şu anda bilim adamları bu özellikler hakkında iki şekilde açıklama yapmaktadır. Bunlar;

  • Gezegenin oluşumunun erken bir aşamasında, yan yana olan tektonik plakalar bir yarım kürede birleşmiş ve donmuştur.
  • Sınır, gezegenin Plüton büyüklüğünde bir uzay nesnesiyle çarpışmasından sonra ortaya çıkmıştır.

 

Kızıl gezegen

Mars’ın kutupları

Tanrı Mars gezegeninin haritasına yakından bakarsanız, her iki kutupta da su buzu ve donmuş karbondioksitten oluşan birkaç bin kilometrelik buzulların olduğunu görebilirsiniz. Bu buzulların kalınlık aralıklarını da incelemeniz mümkündür. Ayrıca uzunlukları bir metreden dört kilometreye kadar değişiklik göstermektedir.

İlginç bir gerçek: Cihazlar güney kutbunda aktif gayzerler tespit etmiştir. Bu gayzerler ilkbaharda, hava sıcaklığı yükseldiğinde, karbondioksit fıskiyeleri yüzeyin üzerinde yükselmektedir. Ayrıca kum ve tozuda içermektedir.

Mevsime bağlı olarak, kutup başlıkları her yıl şeklini değiştirmektedir. İlkbaharda kuru buz, sıvı fazı atlayarak buhara dönüşmektedir. Ayrıca sıcağa maruz kalan yüzey kararmaya başlamaktadır. Kışın ise buzullar artmaktadır. Aynı zamanda, alanı haritada yaklaşık bin kilometre olan bölgenin bir kısmı sürekli olarak buzla kaplı kalmaktadır.

Mars gezegeni

Su

Geçen yüzyılın ortalarına kadar, bilim adamları Mars’ta sıvı su bulunabileceğine inanıyorlardı. Bu nedenle de, kırmızı gezegende yaşamın var olduğunu söylemek için bir sebep oluşmuştur. Bu teori, denizlere ve kıtalara çok benzeyen gezegende aydınlık ve karanlık alanların açıkça görülebilmiştir. Ayrıca gezegen haritasındaki koyu uzun çizgilerin nehir vadileri gibi göründüğü gerçeğine de dayanmaktadır.

Ancak, Mars’a yapılan ilk uçuştan sonra, çok düşük atmosferik basınç nedeniyle suyun gezegenin yüzde yetmişinde sıvı halde olamayacağını anlamıştır. Ayrıca varlığının olduğunu ileri sürülmesine sebep olmuştur. Bu gerçek, mineral hematit ve genellikle yalnızca tortul kayaçlarda oluşan ve suya açıkça uygun olan diğer minerallerin bulunan mikroskobik parçacıkları tarafından da kanıtlanmıştır.

Ayrıca, birçok bilim adamı, dağ yüksekliklerindeki koyu şeritlerin şu anda sıvı tuzlu suyun varlığının izleri olduğuna inanmaktadır. Bunun dışında su akışları yaz sonunda ortaya çıkmakta ve kışın başında kaybolmaktadır.

Bunun su olduğu gerçeği, şeritlerin engeli aşmadığı, ancak etraflarından aktığı, bazen aynı anda ayrıldığı ve sonra tekrar birleştiği gerçeğiyle kanıtlanmaktadır. Yine aynı şekilde gezegenin haritasında bu durum çok net bir şekilde görülebilmektedir. Rölyefin bazı özellikleri, yüzeyin kademeli olarak yükselmesi sırasında nehir yataklarının yer değiştirdiğini ve kendileri için uygun bir yönde akmaya devam ettiğini göstermektedir.

Atmosferde suyun varlığını gösteren bir başka ilginç gerçek de, görünümü gezegenin düzensiz topografyasının hava kütlelerini yukarı doğru yönlendirdiği, soğudukları ve içlerindeki su buharının yoğunlaştığı gerçeğiyle ilişkili olan kalın bulutlar ve buz kristalleridir.

Mars günberi noktasındayken, yaklaşık 50 km yükseklikte Mariner kanyonları üzerinde bulutlar belirmektedir. Doğudan hareket eden hava akımları bulutları birkaç yüz kilometre uzatmaktadır.

Karanlık ve aydınlık alanlar

Denizlerin ve okyanusların olmamasına rağmen, aydınlık ve karanlık alanlara verilen isimler vardır. Haritaya bakarsanız, denizlerin çoğunlukla güney yarım kürede yer aldığını, iyi görülebildiğini ve iyi çalışıldığını görebilirsiniz.

Ancak “Mars haritasındaki karanlık alanlar nelerdir?” sorusunda ki bu gizem şu ana kadar çözülmemiştir. Uzay aracının ortaya çıkmasından önce, karanlık alanların bitki örtüsüyle kaplı olduğuna inanılmaktadır. Günümüz de koyu şeritlerin ve lekelerin olduğu yerlerde, yüzeyin, hava kütlelerinin toz üflediği çarpışmalarla tepeler, dağlar ve kraterlerden oluştuğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, lekelerin boyutundaki ve şeklindeki değişiklik, açık veya koyu ışığa sahip olan tozun hareketi ile ilişkilidir.

Mars gezegeni

Astarı

Birçok bilim insanına göre, eski zamanlarda Mars’ta yaşamın var olduğuna dair bir başka kanıt, çoğu silikadan (% 25) oluşan ve içindeki demir içeriği nedeniyle toprağa kırmızımsı bir renk veren gezegenin toprağıdır. Renk tonu bu gezegenin toprağın da çok fazla kalsiyum, magnezyum, kükürt, sodyum, alüminyum içerdiğini göstermektedir. Toprağın asitliği oranı ve diğer bazı özellikleri, dünyanınkine de çok yakındır. Burada bitkiler üzerlerinde kök salınabilmektedir. Bu nedenle teorik olarak, bu tür topraklarda yaşam olabileceği düşüncesi oluşmuştur.

Toprakta su buzunun varlığı da bulunmuştur. Bu gerçekler daha sonra bir kereden fazla doğrulanmıştır. Gizem nihayet 2008’de kuzey kutbunda kalan sondalardan birinin topraktan su çıkarabildiği zaman çözülmüştür. Beş yıl sonra ise, Mars toprağının yüzey katmanlarındaki su miktarının yaklaşık %2 olduğu bilgisi yayınlanmıştır.

İklimi

Kızıl gezegen kendi ekseni etrafında 25.29 derecelik bir açıyla dönmektedir. Bu sayede burada güneş günü 24 saat 39 dakikadır. Tanrı Mars gezegeninde ise yörüngenin uzaması nedeniyle yıl 686.9 gün sürmektedir.

Güneş sistemindeki dördüncü gezegenin de mevsimleri vardır. Kuzey yarımkürede yaz havası soğuktur. Yaz, gezegen yıldızdan mümkün olduğunca uzak olduğunda başlamaktadır. Ancak güneyde sıcak ve kısadır.

Mars soğuk hava ile de karakterizedir. Gezegenin ortalama sıcaklığı -50 °C’dir. Kışın kutuptaki sıcaklık -153 °C, ekvatorda ise yazın +22 °C’nin biraz üzerindedir.

Mars’taki sıcaklık dağılımında önemli bir rol, buzların erimesinden sonra başlayan çok sayıda toz fırtınası tarafından oynanmaktadır. Bu zamanda, atmosfer basıncı hızla yükselmektedir. Bunun sonucunda ise, büyük gaz kütleleri komşu yarımküreye doğru 10 ila 100 m/s hızla hareket etmeye başlamaktadır. Aynı zamanda, yüzeyden büyük miktarda toz yükselmekte ve bu da kabartmayı tamamen gizlemektedir. Bu gibi durumlarda Olimpos yanardağı bile görünmemektedir.

Atmosfer

Gezegenin atmosferik tabakasının kalınlığı 110 km’dir. Neredeyse %96’sı karbondioksitten (sadece %0,13 oksijen, biraz daha fazla nitrojen: %2,7) oluşmaktadır. Kızıl gezegenin atmosferinin basıncı Dünya’nın yakınından 160 kat daha azdır. Bu rakımdaki büyük fark nedeniyle büyük ölçüde dalgalanmaktadır.

İlginç bir şekilde kışın, gezegenin tüm atmosferinin yaklaşık% 20-30’u yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle kutuplara donma ve buzun erimesi sırasında sıvı halini atlayarak atmosfere geri dönmektedir.

Mars yüzeyi, gök cisimlerinin ve dışarıdan gelen dalgaların izinsiz girişinden çok zayıf bir şekilde korunmaktadır. Bir hipoteze göre, varlığının erken bir aşamasında büyük bir nesneyle çarpışmadan sonra, etki o kadar güçlüydü ki, çekirdeğin dönüşü durmuştur. Gezegen, bir kalkan olan atmosferin ve manyetik alanın çoğunu kaybetmiştir. Ayrıca gök cisimlerinin istilasından ve radyasyon taşıyan güneş rüzgarından da etkilenmektedir.

Bu nedenle, Güneş göründüğünde veya ufkun altına indiğinde, Mars’ın gökyüzü kırmızımsı-pembedir. Güneş diskinin yakınında maviden mora bir geçiş fark edilmektedir. Ayrıca gün boyunca, gökyüzü sarı-turuncu bir renge boyanmaktadır. Bu da ona nadir bir atmosferde uçan gezegenin kırmızımsı tozunu vermektedir.

Geceleri, Mars’ın gökyüzündeki en parlak nesne Venüs’tür. Ardından uyduları olan Jüpiter, üçüncü sırada ise, Dünya’dır. Gezegenimiz Güneş’e daha yakın olduğu için, Mars için içseldir. Bu nedenle sadece sabah veya akşam görünmektedir.

Mars’ta hayat var mıdır?

Kızıl gezegende yaşamın varlığı sorusu, gezegenimizin insansılar tarafından ele geçirildiği arsaya göre Galler’in “Dünyalar Savaşı” adlı romanının yayınlanmasından sonra özellikle popüler hale gelmiştir. Bu romanda dünyalılar sadece mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştır. O zamandan beri, Dünya ile Jüpiter arasında bulunan gezegenin sırları birden fazla nesil için merak uyandırmıştır. Bu nedenle giderek daha fazla insan Mars ve uydularının tanımıyla ilgilenmektedir.

Güneş sisteminin haritasına bakarsanız, Mars’ın bizden kısa bir mesafede olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, Dünya’da yaşam ortaya çıkabilseydi, o zaman Mars’ta çok iyi görünebilirdi.

Entrika olarak, karasal gezegende suyun varlığının yanı sıra toprağın bileşiminde yaşamın gelişmesi için uygun koşulları bildiren bilim adamları tarafından da körüklenmektedir. Ek olarak, resimler genellikle internette ve üzerlerinde tasvir edilen taşların, gölgelerin ve diğer nesnelerin binalar, anıtlar ve hatta yerel flora ve faunanın iyi korunmuş temsilcilerinin kalıntılarıyla karşılaştırıldığı ve varlığını kanıtlamaya çalışan özel dergilerde yayınlanmaktadır.

Benzer konular