Topkapı Sarayı ve müzesi

Tarih:

Topkapı Sarayı, 5 asırdan daha eski olan İstanbul‘un eşsiz bir mimari anıtıdır. Tarihi kompleks, ünlü İstanbul boğazının Marmara Denizi ile birleştiği yerde bulunmaktadır. Aynı zamanda bu nokta Sarayburnu olarak bilinmektedir. Bir zamanlar Osmanlı hükümdarlarının ana ikametgahıyken, bugün metropolün en çok ziyaret edilen turistik merkezlerinden biri olan bir müzeye dönüştürülmüştür.

Topkapı Sarayı 700 bin metrekarelik inanılmaz bir alanı kaplamaktadır. Bu da onu dünyanın en büyük müzelerinden biri yapmaktadır. Kompleks, her biri kendine özgü cazibe merkezlerine sahip dört avlu içermektedir. Böyle bir yapı ölçeğinden dolayı, saray genellikle İstanbul içinde ayrı bir şehir olarak adlandırılmaktadır.

Topkapı sarayı giristen sonra avlu

Kalenin salonları, toplam saray koleksiyonunun sadece onda biri olan en az 65 bin sergi objesini içermektedir. Müzenin dekorasyonu mozaikler, tablolar, mermer ve altın unsurlarla doludur. Hala burayı ziyaret etmeye karar veremiyorsanız, o zaman İstanbul’daki Topkapı Sarayı ile ilgili tüm şüphelerinizi tamamen giderecek fotoğraf ve açıklamalarla ilgili ayrıntılı makalemizi dikkatinize sunuyoruz.

Topkapı sarayı ve kısa tarihi

Topkapı Sultan Sarayı’nın inşaatı, zaptedilemez Konstantinopolis’i boyun eğdirmeyi başaran ünlü Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed’in saltanatı sırasında başlanmıştır. Gelecekteki asil ikamet yeri, bir zamanlar Bizans imparatorluk kalesinin bulunduğu Sarayburnu’ndadır. Ancak XV yüzyılda kısmen yıkılmıştır.

Başlangıçta saray, padişahlar tarafından resmi toplantılar yapmak ve yabancı misafirleri ağırlamak için kullanılıyormuş. Kadınlar ve çocuklar o sırada bu bölgesinde yaşamıyorlardı. Ancak XVI yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı sırasında, kale büyük değişiklikler geçirmiştir. Kocasına olabildiğince yakın yaşamak isteyen eşi Roksolana’nın (Hürrem Sultan) talebi üzerine padişah, haremin Topkapı sarayına nakledilmesi emrini vermiştir.

Harem

IXX yüzyılın ortalarına kadar yapı, Osmanlı hükümdarlarının resmi ikametgahı olarak hizmet vermiştir. 1842’de, Topkapı’nın orta çağdan kalma iç mekanlarından bıkan Sultan I Abdülmercid, ünlü Avrupa saraylarıyla rekabet edebilecek yeni bir barok kalenin inşasını emrettiğinde her şey değişmiştir. O dönemden sonra yeni konutun adı Dolmabahçe sarayı olmuştur. Dolmabahçe Sarayının inşaatı 1853’te tamamlanmış ve o tarihten sonra Topkapı Sarayı eski önemini yitirmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, 1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Atatürk, Topkapı’ya müze statüsü vermiştir. Günümüzde bu tarihi kompleksi yılda yaklaşık 2 milyon turist ziyaret etmektedir. Bu da onu İstanbul’un en popüler cazibe merkezi ve Türkiye‘nin en çok ziyaret edilen ikinci müzesi yapmaktadır. Bunlardan birinci olanı Konya’daki Mevlana Müzesidir.

Topkapı Sarayı ve mimarisi

İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nın fotoğrafından bu yapının ne kadar büyük olduğunu anlamak zordur. Sonuçta kale, her biri kendi ikonik nesnelerine sahip dört büyük avludan oluşmaktadır.

Avlu 1

Burada Yeniçeri Mahkemesi adı verilen dördünden en büyük olanı bulunmaktadır. Kalenin bu bölümünün en dikkat çekici yerlerinden biri, bir zamanlar büyük Türk padişahlarının ikametgahına girdiği İmparatorluk Kapısıdır. Buradan Osmanlı padişahları Ayasofya’da Cuma namazına giderlerdi. Günümüzde herhangi bir gezgin, bir zamanlar asil olan kapıdan geçme fırsatına sahip olabilmektedir. Kapıları tamamen mermerden yapılmıştır ve cepheleri Arapça altın yazıtlarla süslenmiştir.

Topkapı sarayı avlu 1

Bu avluda padişahlar çeşitli şenlikler ve Cuma namazı için törenler düzenlerlerdi. Sarayın yalnızca bu bölümünün diğer ziyaretçilere açık olması ilginç bir yer edinmektedir. Bunun nedeni yabancı büyükelçiler ve yüksek rütbeli devlet adamları padişahla görüşmeyi burada bekliyorlardı. Özellikle önemli konukların at sırtında girmesine bile izin verilirdi.

Dikkate değer bir diğer eser ise, günümüze ulaşan ilk Hıristiyan kiliselerinden biri olarak kabul edilen 532 tarihli St. Irene Kilisesi’dir. Osmanlılar Konstantinopolis’i aldıktan sonra türbeyi yok etmemişlerdir. Ancak onu bir silah deposu haline getirmişlerdir. Sonraki yüzyıllarda kilise bir arkeoloji müzesi olarak ziyaretçi kabul etmeye başlamıştır. Günümüzde tüm sergiler müzeden kaldırılmıştır. Ancak bilim adamları Bizans bazilikası hakkında tam bir çalışma yürütme ve büyük tarihsel değerini ortaya çıkarma fırsatı bulmuştur.

Avlu 2

Topkapı sarayı ikinci avlusu klasik Osmanlı üslubunda inşa edilmiştir. Kemerli tonozla süslenmiş karşılama kapısı ve Avrupa tarzı iki kule ile saray konuklarını karşılamaktadır. Kemerin üzerinde Arapça yaldızlı yazıtlı siyah paneller vardır. Karşılama Kapısı ziyaretçilerini, kompleksin orta kısmına götürmektedir. Bu kapı günümüzde turistler için sarayın ana girişi olarak hizmet etmektedir.

İçeri girdikten sonra, üzerinde yükselen Adalet Kulesi ile Konsey Binasını hemen fark edilmektedir. I Süleyman döneminde oda, basit bir ahşap yapıdan sütunlar, kemerler, yaldızlı kafesler ve kabartmalarla süslenmiş bir yapıya dönüştürülmüştür. Divan toplantıları burada yapılır ve vezirler katılırdı. Ancak Osmanlı padişahı bu salonda bulunmazdı. Padişah, Adalet Kulesi’nin tavsiyesine uyarak, yetkililerin kararına katılmadığı takdirde pencereyi kapatarak toplantıyı yarıda keserdi.

Topkapı sarayı giriş

Ayrıca burada IXX yüzyılın ortalarına kadar işlevini sürdüren Dış Hazine’nin sekiz kubbeli binasına da dikkat edebilirsiniz. Günümüzde çeşitli silahların sergilendiği bir galeri olarak hizmet vermektedir. Ayrıca Topkapı’nın bu bölümünde saray görevlileri için binalar, padişah ahırları, hamam ve cami bulunmaktadır.

Sadece padişah ve harem sakinleri için değil, aynı zamanda yüksek rütbeli memurlar için de yemeklerin hazırlandığı yerdir. Burada 10 bölümden oluşan inanılmaz büyüklükteki Saray mutfağı bulunmaktadır. Günümüzde eski mutfağın duvarları içinde ziyaretçiler, saray şeflerinin ev eşyalarını, padişahlara ve diğer soylulara yemek servisi yapılan yemekleri görebilirler.

Kalenin aynı bölümünde, şimdi ayrı bir müze haline gelen ünlü padişah hareminin girişi vardır. Bir zamanlar harem dört bölümden oluşuyordu. Birincisi hadımlara, ikincisi cariyelere, üçüncüsü padişahın annesine ve dördüncüsü de Türk hükümdarının kendisine tahsis edilirdi. Toplamda burada 300 kadar oda bulunmaktadır. Bunların içinde birkaç hamam, 2 cami ve bir kadın hastanesi de bulunmaktadır. Birçok oda, iç mekanda oldukça küçük ve basittir.

Avlu 3

Topkapı sarayı üçüncü bölümünde, Osmanlı Barok üslubunda inşa edilmiş, ahşap kubbe ve dört mermer sütunla süslenmiş Mutluluk Kapısı bulunmaktadır. Geçit, padişahın eski kişisel odalarının bulunduğu külliyenin en iç avlusuna kapıları açmaktadır. Osmanlı döneminde bu kapılardan ancak padişah geçebilirdi. Eğer birisi izinsiz olarak içeri girmeye kalkarsa, böyle bir hareket hükümdara ihanet sayılırdı. Kapılar, hadım şefi ve astları tarafından sıkı bir şekilde korunuyordu.

Mutluluk Kapılarının hemen ötesinde, Padişahın devlet işlerini yürüttüğü ve yabancı elçileri kabul ettiği Taht Odası bulunmaktadır. Binanın aynı anda iki kapısı olması dikkat çekicidir. Biri sadece padişah için, ikincisi diğer tüm ziyaretçiler içindir. Binanın dekoru çeşitli çiçek desenleri, değerli taşlar, mermer sütunlar ve yaldızlı kafesler içermektedir.

Avlu 3 kütüphane

Üçüncü avlunun orta kısmında saray okulunun öğrencileri için tasarlanmış kütüphane bulunmaktadır. Çeşmeler ve yemyeşil minyatür bahçelerle çevrili bu bina, kubbeli bir çatı ve mermer sütunlu kemerleri ile dikkat çekmektedir. İç mekanda ise, seramik hakimdir. Bugün Kütüphanede, seçkin padişahların kişisel koleksiyonlarından kitaplar sergilenmektedir.

Üçüncü bölümün yapılarından da Topkapı sarayı içerisinde ki en eski yapılarından biri olarak kabul edilen hazine bulunmaktadır. Bir zamanlar padişahın tüm mücevherlerinin güvenliğinden sorumlu olan Hazine Odasıydı. Ayrıca bu bölümde Saray olarak hizmet veren Gizli Köşk’te bulunmaktadır. Burası Türk hükümdarlarının kişisel konağı olarak bilinmektedir. Padişahın yandaşları ve yaverleriyle birlikte dua etmeye geldiği sarayın en büyük camisi de burada bulunmaktadır.

Avlu 4

Buradan kaledeki en güzel manzaraları görebilirsiniz. Bu yüzden Topkapı Sarayı fotoğraf çekmek için en mükemmel yer olarak bilinmektedir. Padişahların emekli olmayı ve düşüncelerine dalmayı sevdikleri bir yer olan Lale Bahçesi burada yer almaktadır. Bahçe kokulu çiçekler, meyve ağaçları ve üzüm bağlarının parlak renkleriyle doludur. Yakınlarında Boğaz’ın ve Marmara Denizi’nin panoramasını görebileceğiniz mermer teras bulunmaktadır.

Topkapı sarayı avlu 4

Bu bölümün dikkate değer nesneleri arasında Erivan ve Bağdat Köşkleri, Sütun Salonu, Sünnet Köşkü ve Sofa Camii bulunmaktadır. Tüm binalar iyi durumda korunmuştur. Ayrıca klasik Osmanlı tarzında sunulan iç mekanları bir kez daha Türk mimarlarının becerisini vurgulamaktadır.

Sonuç olarak;

Topkapı Sarayı, Türkiye’nin ulusal gururudur. Günümüzde ülke yetkilileri, müze kompleksini mükemmel durumda tutmak için çok çaba sarf etmektedir. Elbette restorasyon çalışmaları meraklı gezginler için gerçek bir hayal kırıklığı olabilmektedir. Bu nedenle ziyaret etmek için doğru zamanı seçmek önemlidir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Yazıyı paylaş;

Biliyormuydunuz?

Benzer konular
Benzer konular

Ayasofya Camii

Ayasofya, XXI yüzyıla kadar ayakta kalmayı başaran ve aynı...

Patara antik kenti

Patara antik kenti, Likya'nın başkentidir. Antik deniz fenerinin dünyada...

Termessos antik kenti

Termessos antik kenti, "Güllük" milli parkında tarih severleri cezbeden...

Andriake antik kenti ve müzesi

Likya'nın antik kentleri arasında bulunan Andriake antik kenti, Antalya...