İstanbul

Tarih:

İstanbul hakkında temel bilgiler

Türkiye‘nin en büyük metropolü İstanbul için, hiç kimse sıradan demeye cesaret edememektedir. Dünya şehirleri arasında, aynı anda iki kıta da toprakların bulunan tek şehir olarak bilinmektedir. Boğaz’ın kestiği kıyılarda, Avrupa ve Asya barış içinde bir arada yaşamaktadır. İstanbul, üç bin yıllık tarihi boyunca dünyanın en büyük imparatorluklarına ev sahipliği yapmıştır. Bu imparatorluklar; Roma, Bizans ve Osmanlı’dır. Ayrıca bu dönemler de başkent olmayı başarmış bir şehirdir. Aynı şekilde Hıristiyanlığın ve İslam’ın dini merkezi olarak da bilinmektedir.

İstanbul rehberleri ne tarihi ne de modern kısmı ile bu şehri sınırlandıramamaktadır. Yine İstanbul için söylenebilir ki, modern dünyanın yüksek teknolojisini ve lüksünü eski doğu gelenekleriyle birleştirmektedir. Ayrıca şehir, 3.000’den fazla kültürel ve mimari miras anıtına sahiptir. Yine hiç bitmeyen gece hayatıyla tanınmaktadır.

İstanbul’a bazen İkinci Roma da denmektedir. Ebedi Şehir yedi tepe üzerinde kurulmuştur. Dünyanın en büyük kapalı çarşılarından biri olan antik kapalıçarşı burada faaliyet göstermektedir.

İstanbul da bulunan Marmaray hattı olarak bilinen İstanbul Boğazı’nın altından geçen tren rayları için yer altı tüneli, dünyadaki bu tünellerin en derini olarak kabul edilmektedir.

Agatha Christie, dünyaca ünlü romanı Doğu Ekspresinde Cinayeti İstanbul’daki Pera Palace Hotel’de yazmıştır. Bugünün standartlarına göre fazla ücrete mal olacak bir bilet olan elit yolcu treninin kendisinin bileti, zengin yolcuları Paris’ten Konstantinopolis’e ulaştırmanın en hızlı yoluydu.

Orhan Pamuk, küçük vatanı hakkında “İstanbul – camiler, uzak mahalleler, köprüler, minareler, kuleler, bahçeler, her geçen gün daha fazla olan yeni binalar …” diye yazmıştır.

Güzel Haliç Körfezi’ne yakın küçük şirin bir bölge olan Eyüp, gizemli Doğu’nun cazibesiyle doludur. Avrupa’nın prestijli Beşiktaş’ı, tarihi bir dizi antik saray ve türbenin bulunduğu ana ulaşım merkezi Taksim Meydanı’nın koşuşturmacasına ev sahipliği yapmaktadır. Eski merkez Sultanahmet, Bizans İmparatorluğu’nun zenginliğini tanıtmaktadır. Kadıköy, İstanbul’un ana alışveriş merkezi, modern kalbi ve iş bölgesi olan Beyoğlu olarak tanınmaktadır.

39 ilçeden oluşan ve 15 milyona yakın nüfusuyla İstanbul Boğazı’nda yapılan bir tekne gezisinde, şehrin tüm çeşitliliği görülebilmektedir. Bu durum, sadece turistler arasında değil, aynı zamanda en sevilen eğlencelerden bir tanesidir. Pamuk bir kez daha “Hayat o kadar da kötü bir şey değil” diyor. “Ne de olsa Boğaz boyunca her zaman yürüyebilirsiniz.”.

Şehrin yüzölçümü 5343 km2 olmasına rağmen, İstanbul iyi gelişmiş bir ulaşım altyapısına sahiptir. Herhangi bir merkezine ulaşmak zor olmamaktadır. Türkiye’nin en büyük limanı ve sonuncusu Ekim 2018’de açılan üçüncü havalimanı ona ulaşılmasını daha da kolaylaştırmıştır.

İstanbul’un konumu

İstanbul, Marmara ve Karadeniz’i birbirine bağlayan boğaz ile açıkça ikiye bölünmüştür. Şehrin bir kısmı Asya, diğer kısmı Avrupa olarak kabul edilmektedir. Bu noktada kısımlar üç büyük köprü ile birbirine bağlanmaktadır. Bu köprülerin isimleri; Sultan Mehmed Fatih Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü ve 2016 yılında açılan Yavuz Selim Köprüsü’dür.

İstanbul’un Avrupa yakası ise Haliç adı verilen bir koy ile ikiye bölünmüştür. Körfezin kuzey kıyısında, İstanbul’un modern merkezi olan Taksim’in bulunduğu Beyoğlu semti bulunmaktadır. Beyoğlu semtinde ana merkez tepesinde eski İstanbul’un muhteşem manzaralarını hayranlıkla izleyebileceğiniz ve harika selfieler çekebileceğiniz mükemmel bir gözlem güvertesi bulunan Galata Kulesi’ bulunmaktadır. Körfezin güney kıyısında, Suriçi veya “tarihi yarımada” olarak bilinen İstanbul’un en eski kısmı bulunmaktadır. Ayrıca Suriçi, şehrin ilk ve en eski yerleşim bölgesi olarak bilinmektedir. Bu nedenle tüm önemli tarihi ve ünlü mekanların şehrin bu bölümünde yer alması şaşırtıcı değildir. 1985 yılında İstanbul’un tarihi kısmı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

İstanbul çok çeşitli merkezlere sahiptir. Hepsi birbirinden farklıdır. Bu, tamamen farklı kültürlerin şehri farklı zamanlarda etkilemesi nedeniyle oluşmuştur: Spartalılar, Galatlar, Persler, Helenler-Yunanlılar, Romalılar ve daha sonra Osmanlı Türkleri bu şehre hükmetmişlerdir. Bu etki sayesinde, günümüz İstanbul’u kültürel mirasla gurur duyabilmektedir.

İstanbul’un ilçeleri

Büyük İstanbul’un kentsel yığılması, her biri birkaç mahalleye bölünmüş 39 idari ilçeden oluşmaktadır. Bunlar;

Adalar Arnavutköy Ataşehir Avcılar
Bağcılar Bahçelievler Bakırköy Başakşehir
Bayrampaşa Beşiktaş Beykoz Beylikdüzü
Beyoğlu Büyükçekmece Çatalca Çekmeköy
Esenler Esenyurt Eyüpsultan Fatih
Gaziosmanpaşa Güngören Kadıköy Kağıthane
Kartal Küçükçekmece Maltepe Pendik
Sancaktepe Sarıyer Silivri Sultanbeyli
Sultangazi Şile Şişli Tuzla
Ümraniye Üsküdar Zeytinburnu

İstanbul’un tarihi

İstanbul aynı anda iki kıtada, Asya ve Avrupa da bulunmaktadır. Bu nedenle bu durum kaderini büyük ölçüde etkilemiştir. Çünkü Batı ve Doğu, Avrupa ve Asya kültürü bu topraklarda kesişmektedir. Hıristiyan kiliseleri, Müslüman camileri, mimari anıtlar ve Yahudi sinagogları burada barış içinde bir arada yaşamaktadır. İstanbul, içinde yaklaşık 18 milyon insanın yaşadığı uzun zamandır Türkiye’nin en büyük şehri olmuştur. Bu rakam sürekli göç nedeniyle sürekli artmaktadır. Uzun bir süre İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olarak kalmıştır. Ancak 1923’te ülkenin lideri başkenti İstanbul’dan Ankara‘ya taşımaya karar vermiştir.

Antik Bizans

MÖ VII yüzyılda Megaralı Dorian kolonistleri Haliç ağzının güney kıyısında Bizans adında bir antik Yunan kenti kurmaya karar vermiştir. Şehrin adı Visas olan liderlerinin onuruna verilmiştir. Yeni şehir, ticaret yollarının stratejik olarak önemli bir kavşağında yer aldığından gelişimi hızlı olmuştur. Zaman geçmiş ve şehir sürekli isim değiştirmiştir. Bu isimler sırası ile şu şekildedir; Byzatius, New Rome, Constantinople, Asiatan ve şimdi de İstanbul. Ancak isim değişikliklerine rağmen şehir, bölgede her zaman kilit bir rol üstlenmiştir.

Konstantinopolis

323’te Büyük Konstantin, Roma’daki tek tam hükümdar olmuştur. Kendisi Bizans’ın ekonomik ve kalkınma stratejisi açısından çok avantajlı konumunu beğenmiştir. Bu nedenle bir kararname ile 330’daki şehir Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Bu dönemde şehir Yeni Roma adını almıştır. Ancak yeni isim kök salmamış ve imparatorun hayatı boyunca bile birçoğu Konstantinopolis şehrini aramaya başlamıştır. 500 yılında şehir sakinlerinin sayısı 450.000 kişiyi aşmıştır.

Böylece dünyanın en büyük şehri (en azından Avrupa yakasında) haline gelmiş ve o dönem de Roma’yı ikinci sıraya itmiştir. Büyük Konstantin döneminde şehre çok para yatırılmıştır. Örneğin etkileyici kale duvarlarının inşasına başlanmıştır. Şehir merkezindeki Hipodrom kökten yeniden inşa edilmiştir. Buraya dünyanın her yerinden çeşitli sanat eserleri getirilmeye başlanmıştır. Örneğin, 324’te Aslen Delphi’deki Apollon tapınağında bulunan ünlü Yılanlı Sütun, Konstantin’in emriyle şehre getirilmiş ve Hipodrom meydanına yerleştirilmiştir.

Yine Büyük İmparator Konstantin döneminde, iki yüzyıl süren ve sadece 532’de Justinianus tarafından tamamlanan küresel rezervuar olan Yerebatan Sarnıcı‘nın inşaatına da başlanmıştır. 391’de, Helen’in annesinin baskısı nedeniyle şehrin yaşamında önemli bir an meydana gelmiştir. Bu dönem de imparator Hıristiyanlığı resmi olarak devlet dini ilan etmiştir.

Altın Çağı

Konstantinopolis’in Altın Çağı, İmparator Justinian’ın iktidarda olduğu 527’den 565’e kadar olan dönem olarak kabul edilmektedir. Saltanatı sırasında, bu güne kadar turistlerin kalbini kazanan çeşitli mimari yapılar inşa edilmiştir. Bu tür ana bina Ayasofya‘dır.

Yüzyıllar boyunca Konstantinopolis, Avrupa’nın en büyük ve en zengin şehriydi. Ancak kentin tarihinde üzücü dönüm noktaları da vardı. Örneğin 1204’te Haçlılar tarafından ele geçirilmiş ve ardından yağmalanmıştır. Konstantinopolis’in düşüşünden sonra Latin İmparatorluğu kurulmuştur. Ancak bir yüzyıldan az sürmüştür. Palaiologos hanedanı iktidara geldiğinde, şehrin kontrolü geri verilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Başkenti oluşu

Fatih Sultan Mehmed 1452’de Konstantinopolis’i almaya karar verir ve bunun için Boğaz’ın Avrupa kıyısında Rumeli-Hisari kalesinin yapımına başlar. Şehrin Osmanlılar tarafından bir yıl süren kuşatmasından sonra, 1453’te Konstantinopolis’i ele geçirmeyi başarmışlardır. Bu andan itibaren Boğaz’ın kıyısındaki şehrin tarihinde yeni bir sayfa başlamıştır. O dönemden sonra adı İstanbul olmuş ve şehir güçlü Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur.

İstanbul’dan önce Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti Bursaydı. Hemen ardından ise, Edirne olmuştur. Sultan II. Mehmed’in emriyle, üç yüzyıldan fazla bir süredir 25 Osmanlı padişahının resmi ikametgahı olan Topkapı Sarayı inşa edilmiştir. Mehmed ayrıca, daha sonra dünyaca ünlü Kapalıçarşı’ya dönüşecek olan iki kapalı çarşının inşasını da emretmiştir.

1520’den 1566’ya kadar Kanuni Sultan Süleyman iktidardaydı. Saltanatı sırasında İstanbul ve tüm Osmanlı İmparatorluğu için “Altın Çağ” başlamıştır. Süleymaniye Camii’nin inşaatına bu dönemde başlanmıştır. 1603’ten 1617’ye kadar, şehirde camiler inşa etmeye devam eden Sultan I. Ahmet iktidardaydı. İstanbul’un en büyük camisi olan Sultanahmet Camii onun emri ile inşa edilmiştir.

XVII yüzyılın ortaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin başlangıcı olmuştur. Ancak buna rağmen, XVIII ve XIX yüzyıllarda İstanbul’da yeni mimari yapıların inşası devam etmiştir. Genç Osmanlı mimarisinin ünlü örnekleri de, bu kadar ünlü yapılardır. Çırağan, Dolmabahçe, Beylerbeyi ve diğerlerinin sarayları bunlardan bazılarıdır.

İklim Yapısı

Boğaz’ın bulunduğu subtropik iklim, ılıman ve sıcak bir iklime sahiptir. Bu bölgede kışın bile çoğu zaman sıcaklık sıfırın üzerinde kalmaktadır. Aynı şekilde ortalama olarak kışları +5 dereceye ulaşan sıcaklığa sahiptir. Bahar zamanı Nisan ayının başında gelmektedir. Boğaz’da yaz sıcak değildir. Mayıs’tan Ekim’e kadar hava sıcaklığı +31…+32… arasında olmaktadır.

Boğazın çoğunda kıyılar sarp ve kayalıktır. Düz kıyı alanları da vardır. Ancak kıyı şeridi birkaç koy tarafından bölünmüştür. Haliç Körfezi, diğerlerinden daha fazla Avrupa kıyılarında bulunmaktadır.

Karadeniz’den Marmara Denizi’ne açılan kanalın dar, düzensiz konturları güçlü bir akıntıya neden olmaktadır. Farklı su seviyeleri ve değişen tuzluluk dereceleri, girdapların oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Kıyı şeridinin özellikle keskin virajlar yaptığı Karadeniz deltasından 10 km uzaklıkta seyir özellikle tehlikelidir.

Büyük okyanus gemileri Boğaz boyunca ilerleyebilmektedir. Ayrıca bu su yolu transit, feribot ve teknelerle dolup taşmaktadır. Boğazdan her yıl yaklaşık 50.000 gemi geçmektedir. Sonbahar-kış döneminde kanaldan geçiş büyük beceri gerektirmektedir.

İstanbul’un nüfusu

2015 yılı itibarıyla İstanbul’un nüfusu 14.025.646 kişi, yoğunluğu ise 2480.9 kişi/km²’dir.

Tarihinin büyük bir bölümünde İstanbul, gezegendeki en büyük şehirlerden biri olmuştur. VI yüzyılda Roma’yı geçerek dünyanın en kalabalık şehri olmuştur. XII yüzyıldan itibaren ise, bu konumunu kaybetmiştir. Ancak 1500’den 1750’ye kadar Avrupa’nın en büyük şehri unvanını elinde bulundurmuştur.

2014 yılında İstanbul’un nüfusu Türkiye nüfusunun %19’uydu. Kent sakinlerinin %64,7’si kentin Avrupa yakasında, %35,3’ü ise Asya yakasında yaşamaktadır. İlde yıllık nüfus artışı %3.45’tir. İstanbul’un nüfusu en yoğun şekilde 1950’den 2000 yılına kadar artmıştır. Bu süre zarfında nüfus on kat artmıştır. Bu durum da, şehir alanının genişlemesiyle kolaylaştırılmıştır.

Günümüzde vatandaş sayısındaki artış, ülkenin doğusundan gelen ve burada daha iyi bir yaşam arayan insanlardan kaynaklanmaktadır. İstanbulluların sadece %28’i şehrin yerlisidir. En kalabalık bölgeler Üsküdar’ın yanı sıra Avrupa kısmının batı, kuzeybatı ve güneybatısında yer alan bölgelerdir. 2007 yılında kentte yaşayan yabancı uyrukluların sayısı ise, yaklaşık 42,2 bin idi.

İslam (Sünni yönü) ağırlıklı olarak İstanbul’da yayılmıştır. Buna ek olarak, sakinlerin bir kısmı (Yunanlılar ve Rumenler) Ortodoksluğu kabul etmektedir. Ayrıca Yahudilik ve Ermeni Apostolik Kilisesi de dahil olmak üzere şehirde bir dizi Hıristiyan hareketi de temsil edilmektedir.

İstanbul ekonomisi

İstanbul, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel merkezi, kara ve deniz ticaret yollarının kavşak noktasıdır. Dünyanın en büyük ticari faaliyet merkezlerinden biri olan İstanbul, ekonominin hemen hemen tüm sektörlerinde girişimciler ve yatırımcılar için son derece çekici bir şehirdir.

Metropolün nüfusu 20 milyona yaklaşmaktadır. Şehir, Türkiye’nin GSYİH’sının %23’üne sahiptir. İstanbul’un devlet bütçesine yıllık katkısı %40’dır. Devlet harcamalarının İstanbul’daki payı ise %7-8 civarındadır. Özel bankaların merkez ofisleri ve Türkiye’deki bankacılık şubelerinin %21’i de burada bulunmaktadır.

Kentin başlıca gelir kaynakları sanayi, ticaret ve turizmdir. Şehirde ve çevredeki arazilerde sebze, meyve, zeytinyağı, pamuk, ipek ve tütün yetiştirilmektedir. Ayrıca üretimin büyük bir kısmı ihraç edilmektedir.

Gıda ve tekstil endüstrileri, petrol ürünleri, çimento, metal ürünler, deri, kimyasallar, elektronik, cam, ekipman, kağıt ürünlerinin yanı sıra alkollü içeceklerin üretimi yaygın olarak geliştirilmiştir. Kent ayrıca, ağırlıklı olarak otomobil ve kamyon montajı alanında gelişmiş bir imalat sanayisine sahiptir. Bunun dışında ilaç endüstrisi de gelişmektedir.

İstanbul, ülkenin iç ve dış ticaretinde kilit rol oynamaktadır. Türkiye ticaret sektöründe yaratılan toplam katma değerin yaklaşık %27’si İstanbul’dan gelmektedir. İstanbul’un ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının %46’sını, ithalatı ise bir bütün olarak ülkenin ithalatının %40’ını oluşturmaktadır.

İstanbul aynı zamanda tüm bölgenin finans merkezidir. Bugüne kadar Türkiye’deki nakit mevduatın %35’i İstanbul’da yoğunlaşmış olup, kullanılan kredilerin %33’ü İstanbul banka şubeleri tarafından verilmektedir. Şehir, Türkiye’deki hemen hemen tüm sigorta, leasing ve faktoring şirketlerinin ana ofislerine sahiptir. Aynı zamanda Uluslararası Serbest Ekonomik Bölge olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, dünyadaki birkaç borsa arasında en yüksek büyüme oranlarına sahiptir.

Ayrıca İstanbul, dünyanın en popüler turizm merkezi olan Türkiye’nin kültür başkentidir. Burası “kongre turizmi” açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Her yıl uluslararası ekonomik forumlara, konferanslara, zirvelere ve endüstriyel sergilere ev sahipliği yapmaktadır. Ülkenin kültür ve iş hayatının tüm ana olayları İstanbul’da gerçekleşmektedir.

İstanbul’da ulaşım

İstanbul’daki şehir içi otobüs güzergahları ağı 500’den fazla farklı yön içermektedir. Bu nedenle ağ olarak çok çeşitlidir. Ancak sık trafik sıkışıklığı ve aşırı kalabalık nedeniyle turistler için en uygun ulaşım şekli değildir.

Şehir içinde en uygun ulaşım şekli yolcu gemileridir. Onların yardımıyla, şehrin Asya ve Avrupa bölgeleri arasında hızlıca ulaşım sağlamanız mümkündür. Ayrıca bu yöntem, İstanbul çevresindeki bazı tatil köyleri arasında kolay, hızlı ve ucuz bir şekilde hareket etmenize olanak sağlamaktadır. Deniz araçları çok uygun fiyatlıdır ve her 15-20 dakikada bir başka bir tekne iskeleden kalkmaktadır.

Şehirde aktif olarak toplu taşıma kullanacaksanız, o zaman İstanbulkart satın almanız gerekmektedir. Bu kart, belirli sayıda seyahat için zaten kredisi olan kişiselleştirilmiş bir seyahat kartı değildir. Toplu taşıma araçlarında seyahat ederken genellikle neredeyse iki kat tasarruf sağlaması açısından faydalıdır.

İstanbul’a ilk kez geliyorsanız ve bütçeniz kısıtlıysa taksiyle seyahat etmeniz önerilmemektedir. Resmi olarak, burası yeterince pahalı değildir. Ancak herhangi bir taksi şoförü fazla ücret talep edebilmektedir.

Yazıyı paylaş;

Biliyormuydunuz?

Benzer konular
Benzer konular

Rize

Rize Hakkında Temel Bilgiler Rize, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan...

Bilecik

Bilecik Hakkında Genel Bilgiler Bilecik, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan,...

Giresun

Giresun Hakkında Temel Bilgiler Giresun, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan...

Konya

Konya Hakkında Temel Bilgiler Konya, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer...