Kozmetik ürünleri ile ilgili en zararlı 9 yanlış

Tarih:

Güzellik endüstrisi basitçe kozmik bir hızla gelişmektedir. Birbiri ardına kozmetik sektöründe yeni ürünler piyasaya çıkmakta ve yeni teknolojiler geliştirilmektedir. Bu nedenle bir tür “devrimci” araçlar ardı sıra piyasaya çıkmaktadır. Üreticiler genç ve güzel kalma arzumuzu nasıl kazanabilmektedir? Günümüzde Dünya, kanser tedavisi geliştirmekten çok, kellik tedavisi bulmaya daha fazla para harcamaktadır.

Piyasaya çıkan bu yeni ürünler akışında boğulmamak ve faydalı bir ürünü reklamı yapılan boş bir üründen nasıl ayırt etmek gerekmektedir? Ya da belki tüm bu kavanozları atmak ve rafta sadece zeytinyağı bırakmak daha mı kolaydır? İşe yaramaz ürünlere para harcamanıza neden olan en popüler ve tehlikeli dokuz güzellik efsanesinden bahsedeceğiz.

Organik kozmetikler (en kullanışlı)

Sadece Amerika ve Avrupa’da organiklerin satışları yılda ortalama %20 artmaktadır. Bunun nedeni “doğal” ve kelimesinin “iyi” kelimesiyle neredeyse eşanlamlı hale gelmesidir. Aslında, organik kozmetikler geleneksel olanlardan daha kullanışlı değildir. Organik kelimesini kremin ambalajına koymak için üreticinin birkaç kuralı izlemesi gerekmektedir. Bunlar;

  • Bileşenlerin en az %90’ı bitki kaynaklı olmalıdır.
  • Bitkilerin kozmetik amaçlı hasat edildiği alanlar sentetik maddelerle muamele edilmemelidir.
  • Bitkilerden elde edilen maddeler yalnızca “doğal” bir şekilde ekstraksiyon yoluyla elde edilebilmelidir.

Kulağa hoş geliyor ama pratikte bu durum nasıldır? Üretici, ürünün etkinliğini değil, çevre dostu olmasını sağlamaya başlamaktadır. Bu nedenle de daha az aktif bileşen kullanmakta ve daha hızlı bozulmasına neden olmaktadır.

Organik kozmetik ürünlerinin birçok dezavantajı vardır. Koruyucu içermeyen bir krem, birkaç gün içinde bozulabilmektedir. Ayrıca tam sterilite gerektirmektedir. Sülfatsız şampuan saçı iyi temizlememektedir. Silikonsuz saç kremi saçı korumamakta ve parlak hale getirmemektedir. Yaşlanma karşıtı organik kozmetikler hiç etkili değildir. Bunun nedeni bitki özlerinin asla sentetik kolajen veya hyaluronik asidin yerini alamamasıdır. Öyleyse, işe yaramazsa, ürünün doğallığı için fazla ödemeye değer midir?

Zeytin veya hindistancevizi yağı kremden daha iyidir.

Bitkisel yağlar birçok faydalı özelliğe sahiptir. Ancak en doğal ve kaliteli olanlar bile cildi “gerçek” kozmetiklerin yaptığı gibi nemlendirmemekte ve korumamaktadır. Kremler cildimiz için özel olarak tasarlanmıştır. Daha aktif bileşenlere sahiptirler ve daha verimli çalışırlar. Bu nedenle kremler ve serumlar asla %40’tan fazla yağ içermemektedir. Ayrıca diğer tüm bileşenler cilt tipi, yaş ve ihtiyaçlar dikkate alınarak seçilmelidir.

Ayrıca saf yağlar gözenekleri tıkayabilmektedir. Bu durum da akneye neden olabilmekte ve hatta cildi kurutabilmektedir. Bunun nedeni, doğal yağların cildin yağ metabolizmasını bozarak cildin özgürce nefes almasını engelleyen bir film oluşturmasıdır.

Hormonlu kozmetikler tehlikelidir.

Östrojen içeren kozmetikler ciddi yan etkiler nedeniyle 1998’den beri yasaklanmıştır. Kozmetik firmalarının size sunabileceği tek şey bitkilerden elde edilen fitoöstrojendir. Bu tür hormonlar ise, insan hormonlarından 5.000 kat daha zayıftır. Bu nedenle tamamen zararsızdırlar ve sadece cilt üzerinde etkili olabilirler.

Deodorantlardaki alüminyum kansere neden olmaktadır.

İngiliz bilim adamları, ter önleyicilerde bulunan alüminyumun meme kanserine neden olduğunu kanıtladığı iddia edilen araştırmalar yürütüyorlardı. Yazarlar bunu, tümörden etkilenen dokularda sağlıklı olanlara göre daha fazla alüminyum olduğu gerçeğiyle açıkladılar.

Aslında, deney hiçbir şeyi kanıtlamamıştır. Çünkü bu deneye sadece 17 kişi katılmıştır. Bu nedenle durum bilimsel bir çalışma için ihmal edilmiştir. Tümöre alüminyumu çekenin tümör değil, alüminyum olduğu da kanıtlanmamıştır. Ancak günümüzde bunun asılsız olduğu savunulmaktadır.

Mineral yağdan kaçınılmalıdır.

Mineral yağ, özellikle organik ve doğal olan her şeyi sevenler için korkutucudur. Bu yüzden yağdan yapılmıştır. Aslında korkacak bir şey yoktur. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nde bu maddenin kozmetiklere eklenmesine izin verilmiştir. Yağ, yağ haline gelmeden önce o kadar çok saflaştırmadan geçer ki, yağla hiçbir ortak yanı kalmaz.

Madeni yağ yüz yıldan fazla bir süredir kullanılmaktadır. Ayrıca yine bu konuda çok sayıda çalışma yapılmıştır. Tek bir çalışma, sağlık üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olduğunu doğrulamamıştır. Mineral yağın sivilceye neden olduğu söylentileri de sadece söylentilerden ibarettir. 2005 yılında Amerika Birleşik Devletleri‘ndeki bilim adamları, %30’a kadar yağ içeren kozmetiklerin gözenekleri tıkamadığını kanıtlamıştır.

Pahalı ve ucuz kozmetik arasında fark yoktur.

Lüks kozmetik kisvesi altında en yaygın ürün güzel bir tüpte satılmaktadır. Ancak daha sık olarak, bunun tam tersi olmaktadır. Saygın markalar yüksek kaliteli bir temel kullanmaktadır. Bu nedenle dedikleri gibi gün boyunca ateşte bulamayacağınız malzemeler eklemektedir.

Örneğin, bir süpermarketten alınan bir krem, yalnızca Halla Dağı’nın eteklerindeki Jeju Adası’nda yetişen kraliyet orkidesi veya yeşil çay çiçeklerinin özünü asla alamamaktadır. Bu gibi maddeler sadece seçkin ve güzel ürünlerde bulunmaktadır. Ancak herkesin bu miktarlarda ücret ödeme şansı zordur. Ayrıca bu bitkiler dünyada herkese yetecek kadar yetişmemektedir.

Parabenlerden de kaçının.

Parabenler, kremi açtığınızda bozulmamasını sağlayan koruyuculardır. 2002 yılında bu maddelerin deriye nüfuz ettiğini, dokulara yerleştiğini ve kansere yol açtığını savunan bir iddia çalışması yayınlanmıştır.

Ancak 3 yıl sonra hipotez çürütülmüştür. Yeni bir çalışma, parabenlerin kan dolaşımına girmeden önce parçalandığını göstermiştir. Bu nedenle Avrupa Kozmetik Birliği, kozmetikte kullanımlarını tamamen güvenli olarak kabul etmiştir.

Yaz aylarında mümkün olduğunca sık termal su kullanmanız gerekir.

“Termal suyu” yüzünüze püskürtür ve bırakırsanız, buharlaşmaya ve ciltteki nemi çekmeye başlayacaktır. Sonuç olarak, hidrasyon yerine susuz kalırsınız. Termal su bir peçete ile lekelenmeli ve nemlendiriciden önce veya sonra su uygulama yöntemi ile kullanılmalıdır. Bu şekilde sizin için daha yararlı olacaktır.

Soğukta kremden gelen su buza dönüşür ve cilde zarar verir.

Kulağa mantıklı gelmemektedir. Ancak önemli bir ayrıntı eksik bu konuda eksiklik içermektedir. Cilt donmayan bir organdır. Yüzeyindeki sıcaklık, en şiddetli donlarda bile 32 derecenin altına düşmemektedir. Bu nedenle soğukta kullanılan herhangi bir kremi güvenle uygulayabilirsiniz.

Yazıyı paylaş;

Biliyormuydunuz?

Benzer konular
Benzer konular

Kemoterapi nedir? Nasıl yapılmaktadır?

Kemoterapi, kanser tedavisinin ana yöntemlerinden bir tanesidir. Prosedür olarak,...

Yağlı yüz cildi durumunda ne yapılmalıdır?

4 çeşit cilt türü vardır. Bunlar arasından bir tanesi...

C vitamini ve faydalı özellikleri

Faydaları nelerdir? C vitamini muhtemelen en popüler vitaminler arasındadır. Çocukluğumuzdan...

Aşı nedir? Aşılama nasıl fayda sağlamaktadır?

"Aşı" kelimesi, vacca'dan ("inek") gelmektedir. Bunun nedeni, aşı döneminin,...