Teleskop, uzaktaki nesneleri gözlemlemenizi sağlayan optik bir cihazdır. Elektromanyetik radyasyonu toplayarak bir gök cismi görüntüsünün büyütülmesini sağlayan özel bir tasarıma sahiptir.
Teleskopu tam olarak kimin ve ne zaman icat ettiği günümüzde bilinmemektedir. Ancak Hollandalı gözlük ustası John Lippersgey olduğu varsayılmaktadır. 1607’de Lahey’de ilk kez modern bir cihaz gösteren kişidir.
Aynı şekilde böyle bir buluş denizciler tarafından kullanılması için de icat edilmiştir. Middelburg’dan Zachary Jansen ve Alkmaar’dan Jacob Metius zaten tamamen aynı cihazlara sahip olduklarından, mucidin patenti reddedilmiştir.
Bu buluştan çok önce, ilk çizimler Leonardo da Vinci tarafından 1509’da yapılmıştır. Bir ve iki mercekli teleskoplar gibi basit aletler olarak meydana gelmişlerdir.
Refrakter teleskopun icadı
Uzay nesnelerini gözlemlemek için tam teşekküllü bir cihaz, 1609’da ünlü bilim adamı Galileo Galilei tarafından özel olarak icat edilmiştir. Mucidin ilk cihazında üç kat, ikinci cihazında 8 kat ve üçüncü cihazda 32 kat mercek bulunmaktaydı. Aynı zamanda, Galileo Galilei, bu tür kusurlu teleskopları kullanarak uzay ile ilgili birçok önemli keşif yapmıştır. Spesifik olarak, ilk bulunan gözlemler şunlardır;
- Aydaki dağlar ve kraterler;
- Samanyolu’nun yıldızları;
- Güneş lekeleri;
- Jüpiter’in dört uydusu;
- Satürn’ün halkaları.
1611’de Yunanistan’dan ünlü matematikçi Ioannis Dimisianos bu cihaza teleskop demeyi önermiştir. Böylece Galileo Galilei tarafından keşfedilen bu icada, astronomide refrakter teleskop denilmeye başlanmıştır.
Newton ve teleskop üzerinde yaptığı değişiklikler
Teleskopu o dönemde sürekli geliştirilmeye çalışılmıştır. Ancak büyük lensler yapmak o dönem için mümkün değildi. Bu nedenle uzun, ağır ve dar bir görüş alanına sahipti. O zamanlar sadece üçayaklı olarak icat edilebilmiştir.
XVII yüzyılın ikinci yarısında Christian Huyens, 7 metre uzunluğunda, 100 kat yakınlaşma artışı sağlayan, açıklığı ise yaklaşık 15 cm olan bir teleskop yapmıştır. Bugün, yaklaşık olarak aynı cihaz amatör olarak anılmaktadır. Birden fazla durum için geliştirilmiştir. XVII yüzyılın sonunda 70 metre uzunluğunda bir teleskop yapılmıştır. Ancak bunu nasıl yönetir ve özelleştirirsiniz? Aynı zamanda, sıradan bir rüzgar bile gözlemler için bir engel olmaktaydı. Bilim adamları onu geliştirmek için her türlü çabayı göstermişlerdir.
Isaac Newton tamamen yeni bir buluş ile dönemi devralmıştır. Cihazı, içbükey bir ayna kullanarak ışınları toplamayı ve odaklamayı mümkün kılmıştır. Böylece Galileo’nun refraktörü Newton’un reflektörüne dönüştürülmüştür. Burada asıl görev, cihaz için kaliteli bir ayna yapmanın, o dönemde ki zor şartlarıydı.
Bu yüzden Newton, görüntüyü birkaç kez iyileştiren ve 40 kat artış sağlayan bir bakır, kalay ve arsenik alaşımı kullanmıştır. Bunun üzerine bilim adamı teleskopu o kadar çok sevdi ki, hemen Kraliyet Cemiyeti’ne üye olmuştur. Bu da XVIII yüzyılın başlangıcının Newton’un reflektörü için yeni bir dönem olduğu anlamına gelmektedir. Newton’un el yapımı teleskopu hala Londra Astronomi Müzesi’nde tutulmaktadır.
İlerleyen dönemler de ise, teleskopların daha kullanışlı ve kompakt hale gelmesi sağlanmıştır.
Teleskop ve gelişim tarihi
Bu dönemden sonra fransız Cassegrain, bir ayna yerine iki ayna kullanmayı önermiştir. Ancak o zamanlar gerekli aynaları yapmak mümkün olmadığı için fikrini hayata geçirememiştir. Buluşu ile, günümüzde güçlü Hubble teleskopu yapılabilmiştir. Cassegrain tarafından açıklanan prensibe göre çalışan aynalar içermektedir.
Daha sonra ki ilerleyen dönemde Teleskop ‘un pahalı olduğu ortaya çıkmış, ayrıca aynalar yerlerini metal aynalara bırakmıştır. Bu yıllarda aynalar parlaklıklarını kaybetmiş ve donuklaşmıştır. Bu nedenle, refraktör teleskop geliştirilmeye devam edilmiştir. 1758’de tamamen yeni iki tür ayna icat edilmiştir. Bunlar taç ve çakmaktaşı maddelerinden üretilmiştir. İlk olarak J. Dollond tarafından iki mercekli bir sistemli teleskopunda başarıyla uygulanmıştır.
Fransız fizikçi Leon Foucault 1856’da gümüş renkli bir cam ayna kullanmıştır. Bu şekilde bir deneyim sunması, yeni gezegenler keşfedilmesi konusunda başarıya ulaşmıştır.
IXX yüzyılın sonunda ise, gümüşle işlenmiş cam yüzeyli lensler üretilmeye başlanmıştır. Bu tür lensler, teleskop yapımı alanında gerçek bir atılım olan ışık akısının %95’ini yansıtmaktadır.
L. Foucault, o zamanlar sadece 91 cm büyüklüğünde olan parabolik bir ayna kullanarak yaratılmıştır.
Yirminci yüzyılda devasa aynalara sahip teleskoplar nadir değildi. Örneğin, Mount Wilson Gözlemevi’ne 256 cm çapında bir alet ve Kaliforniya’da çapı iki kat daha büyük olan dev bir reflektör yerleştirilmiştir.
XX. yüzyıl teleskopları
Geçmiş yüzyıllarda yapılan keşifler ve yirminci yüzyılın gelişmeleri sayesinde teleskoplar bambaşka bir boyuta ulaşmıştır. Bu şekilde gelişim sağlanması, günümüzde uzay nesneleri hakkında yüksek kaliteli görüntüler ve doğru bilgiler sağlamaya imkan sağlamıştır. Bütün bunlara bilgisayar kontrolü de eşlik etmektedir. Onlardan bazıları şu şekildedir;
- 1976’da Sovyet bilim adamları, Kuzey Kafkasya’da BTA, Büyük Azimutal adlı bir teleskop kurmayı başardılar. Altı metrelik olan bu yapıda 42 tonluk bir ayna bulunmaktadır. Ayrıca bu cihazın yardımıyla galaksilerin etkileşimi ve evrimi alanında birçok önemli keşif yapılmıştır. O dönem de, en büyüğü olarak bilinmekteydi.
- Hubble Uzay üssü, astronomik gözlemler ve araştırmalar için gerekli tüm donanıma sahip bir yörünge gözlemevidir. Dünyanın atmosferi ona müdahale etmediği için uzayda çektiği fotoğraflar en yüksek kalitede olmaktadır. 1990’da yörüngeye fırlatılmıştır ve 2021’den sonra değiştirilmesi planlanmaktadır.
- 8 katlı bir bina büyüklüğündeki en verimli iki ikiz teleskop KECK 1 ve KECK 2, 1993-1996 yıllarında sönmüş yanardağ Manua Kea dağına kurulmuştur. Aynı şekilde yüksek hassasiyetli açısal çözünürlüğü, öte gezegenleri keşfetmeyi ve incelemeyi mümkün kılmıştır.
Modern teleskoplar
Modern teleskoplar, aynaların boyutunu, üretim doğruluğunu ve gözlemin gerçekleştirildiği dalga boyu aralıklarının geliştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Gözlemevleri kızılötesi, ultraviyole, X-ışını, terahertz ve diğer aralıklarda çalışabilmektedir. Aynı zamanda veri toplamalarına ve analiz etmelerine izin veren benzersiz bilgisayar programları ile donatılmışlardır.
- Kanarya Büyük Teleskop-reflektörü, 2007 yılında 2400 metre yükseklikte Muchachos yanardağına yerleştirildi. Uzaydaki en uzak nesneleri incelemenizi sağlamaktadır.
- Deniz seviyesinden 5100 metre yükseklikte bulunan ve havanın aşırı derecede kuru olduğu Şili Atacama Çölü’nde CONDOR dedektörü 2005 yılından beri çalışmaktadır. Aynı zamanda onun yardımıyla Evren terahertz aralığında incelenmektedir.
- Şili’deki Atacama Çölü’nde de bulunan pahalı bir radyo teleskop kompleksi, 2011’de bilimsel gözlemlere başlamıştır. Ayrıca onun yardımıyla bilim adamları, yıldızların ve galaksilerin kökeni de dahil olmak üzere Evrendeki evrimsel süreçleri yeniden yaratmaya çalışmaktadırlar.
Bu teleskoplar, uzay araştırmalarında gerçek bir atılım haline gelmiştir. Evrenin en uzak köşelerine bakmanıza, uzak yıldızların, gezegenlerin ve Galaksilerin gizemlerini çözmenize izin vermektedirler.