Bu eski uygulama, modern insanların yaşamlarında giderek daha fazla popülerlik kazanmaktadır. Meditasyon, bir dizi nefes egzersizi, bir zihin durumu, motive edici cümleleri tekrarlamak ve rahatlatıcı müzik dinlemek anlamına gelmektedir.
Peki meditasyon nedir ve vücutta nasıl bir etkisi vardır?
Bunu anlatabilmek için tarih, kültür ve bilimin derinliklerine inerek sizler için bir yazı dizisi oluşturduk. Latince’den tercüme edilen “meditasyon” “Meditatio” kelimesinin kökeni “fikir yarat” ve “zihinsel olarak tefekkür et”, “anlamına gelmektedir. Buna karşılık İbranice, Latince kelimenin ata dili olarak kabul edilmektedir. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta “haga” – “fısıltı”, “iç çekme”, “meditasyon” kavramları vardır. Kitap Yunancaya çevrildiğinde, haga kelimesi melete ve ardından Latince meditatio olmuştur. Yüzyıllar öncesine dayanan tarihe rağmen, bildiğimiz anlamda, “meditasyon” kelimesi Avrupa kültüründe ilk kez ancak XII. Yüzyılda ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, Doğu bloğundaki ülkelerin manevi uygulamaları da daha önce meditasyon olarak adlandırılmaktadır. Budizm’de “dhyana” 4 ana yöne dönüştürülmüştür: Vietnamca “thien”, Korece “uyku”, Japonca “zen” ve Çince “chan”. Meditasyon sadece Doğu öğretilerinde değil, aynı zamanda İslami Sufizm, Yahudi Kabala ve Hıristiyan hesychasm uygulamalarında da atfedilmektedir. Pek çok dilbilimci modern anlamda “meditasyon” kavramının Hıristiyanlıktaki “tefekkür” kavramıyla eşdeğer olduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle, birçok dini ve manevi hareket meditasyonun kurucuları olduğunu iddia etmektedir.
Meditasyon nedir?
Çoğu zaman “meditasyon” terimiyle, ruhsal-dini veya sağlığı geliştirici uygulamaların bir parçası olan özel bir tür egzersiz ve bunları yaparken ortaya çıkan olağandışı bir zihinsel durumun kastedilmesinden ibarettir. Meditasyonun ikinci anlamı, bir şey üzerinde özel bir derin yansıma türüdür. Meditasyon yaparken herhangi bir dış koşula, uyaranlardan birinin bilinçli bir şekilde ayrılması ile son bulmaktadır.
Tekniklerinin veya unsurlarının psikoterapide ve çeşitli eğitimlerde kullanımı sıklıkla görülmektedir. Bu durumda kişilerin hem ruhsal hem de fiziksel sağlık kazanmalarına yardımcı olan psikolojik bir uygulama görevi görmektedir. Meditasyonun üçüncü anlamı, alternatif tıbbın psikofizik egzersizlerinin bir kompleksi olmasıdır.
Meditasyonun temel amacı nedir?
İki yaklaşım türü bulunmaktadır. Ruhsal düzeyde klasik meditasyon ve yeni bilinç seviyelerini ortaya çıkarmanıza yardımcı olan meditasyon yöntemleridir. Bu iki yöntemde kendiniz için gerçek değerler tanımlamanıza, yeni hedefler belirlemenize, potansiyelleri keşfetmenize ve hayatı yeni anlamlarla doldurmanıza olanak tanımaktadır. Bu uygulama ile birlikte insan çareyi dış dünyada ki koşullarda değil, kendi içinde aramayı öğrenmektedir. Bu aslında rahatlamanın bir yolu değil, çoğu zaman bir kişinin rahatlık alanından çıkmasını gerektiren zor bir yoldur.
Herhangi bir dini veya ezoterik çağrışımı içermeyen farkındalığı artırmaya yönelik bir çalışmadır. Seküler meditasyon olarak düşünürsek uygulama her anlamda yaşam kalitesini iyileştirmenize yardımcı olmaktadır. Zihinsel, psikolojik, fiziksel olarak düşünürsek ise, nöroplastisitenin gelişimi ön plana çıkarmaktadır. Yani beynin yeni zorluklarla karşı karşıya kaldığında hızlı çözüm üretmesini sağlamaktadır.
Meditasyon ne ile karıştırılmaktadır?
Konsantrasyon ile aynı şey değildir. Tüm dikkatimizi bir nesneye veya göreve yönelttiğimizde konsantre olmaktayız. Günlük hayatımızda konsantrasyon yaygındır. Meditasyon ise, konsantrasyonun en yüksek biçimidir. Bilincimizin gelişiminde bir sonraki, daha yüksek aşamalardan biridir. Bunu sağlayan teknikler ile diğer ruhsal uygulamaları içeren meditasyon tekniklerini tefekkürden ayırmak gerekmektedir.
Muhtemelen, “meditasyon” teriminin çeşitli yorumlarının nedeni, mevcut uygulamaların çeşitliliğidir. Bu çeşitlilik dilbilimcileri, tarihçileri ve psikologları ortak bir görüşte bir araya getirememektedir. Aksine, hangi uygulamaların meditatif olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlıklara yol açmaktadır.
Meditasyonun Tarihi
Belirli dini eğilimlerin gelişimi ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Birçoğu kişi haklı olarak, bunu ilk uygulayanların Hindular olduğuna inanmaktadırlar. Bununla birlikte, eski zamanlarda bile insanlar, daha yüksek güçlerle konuşmanın bir yolu olarak, kelime ve ifadelerin birden fazla tekrarı olan ilahileri kullanmışlardır. Meditasyon yapan eski şamanlar, kabileleri için koruma ve iyi şanslar istemek için ruhlarla temasa geçtiklerini öne sürmüşlerdir. Bu nedenle, bir teknik olarak meditasyondan en erken söz edebileceğimiz tarih, MÖ 15. yüzyıl civarına dayanmaktadır. Hindu Vedantizm geleneğinde vedalar, evrenin yapısına adanmış dünyanın en eski kitaplarından biridir. Bu nedenle, Hindistan bu manevi uygulamanın tarihi vatanı olarak bilinmektedir. Hindistandan daha az ölçüde ise Çin olarak kabul edilmektedir.
Eski dönemlerde yaratılan Budist kutsal kitaplarının koleksiyonlarında şu ifadeyi bulubilirsiniz; “Hint Budist meditasyonu kurtuluşa giden yolda bir adımdır.”.
O zamanlar, Hindistan dışındaki görünümü ve gelişimi, Büyük İpek Yolu boyunca yürüyen kervanlar tarafından yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Yine o dönem’de İpek yolu Doğu Asya ve Akdeniz’i birbirine bağlayan ve birkaç yoldan oluşan ana ticaret merkezidir. Bu yol üzerinden giden kervanlar nedeni ile meditasyon Antik Yunanistan’a kadar bilinmekteydi. Buna rağmen Avrupa bloğunda ki ülkelerde gelişimi birkaç kat daha yavaş ilerlemiştir. M.Ö 10. yüzyılda Dini düşünür İskenderiyeli Philo, notlarında bir nesne veya düşünce üzerinde azami dikkatin toplanmasına dayanan bazı manevi alıştırmalardan bahsetmiştir. Dört yüzyıl sonra, filozof Plotinus kendi meditasyon tekniklerini geliştirmiştir.
653’te Japonya’da ilk halka açık salon açılmıştır. 1227’de Çin’den dönen Japon düşünür Dogen, zazen meditatif uygulaması hakkında bir talimat yazmıştır. Bu talimata göre ülkenin farklı bölğelerinde daha hızlı yayılması sağlanmalıydı. 1960’lardan beri batı’da aktif olarak popülerlik kazanmaktadır. Aynı zamanda günümüzde çeşitli bilimsel çalışmaların konusu haline gelmiştir. Bilim adamları metabolizma, beyin aktivitesi, kan basıncı ve insan vücudundaki diğer süreçlerle ilişkisini incelemektedirler. Türkiye‘de ise ilgi 1991 yılında sonra ortaya çıkmaya başlamıştır.
Meditasyon ve Yoga
Dini bir uygulamanın parçası olmak zorunda değildir. Her spiritüel öğreti, tekniklerini kendi inançlarına göre değiştirebilmektedir. Asıl amacı, içsel ve dışsal sessizlik, duygu dengesi ve ruhsal uyum durumuna ulaşmaktır. Meditatif durumun yoganın altında olması tesadüfi değildir. Meditasyon, guru Swami Vishnudevananda Giri tarafından formüle edilen beş klasik ilkesinden biridir.
- Doğru egzersizlerin sentezi
- nefes alma
- Gevşeme
- Beslenme
- Meditasyon ve pozitif düşünme
Bu ilkeler insan zihnini, vücudunu, bir aydınlanmaya ve kendini anlamaya yönlendirmektedir.
Meditasyon ve Bilim
Yaşam kalitesini iyileştirmek, fiziksel ve zihinsel sağlığı güçlendirmek için bir araçtır. Beyin için ise etkili bir eğiticidir. Kişinin dini ve dünya görüşü ne olursa olsun herkese açıktır. Eski yıllarda sadece keşişler ve münzeviler için mevcut olan özel bir eğitim gerektirmekteydi. Batı’da iyi bilinen tekniklerden biri olan transandantal meditasyonun manevi öğretmeni Yogi Maharishi olarak bilinmektedir.
İkinci iyi bilinen uygulaması olan bu farkındalık yaklaşımı 1979’da bilim adamı John Kabat-Zinn tarafından önerilmiştir. Massachusetts Üniversitesi’nde tıp profesörü olan biyolog, her insanın maksimum farkındalığına dayanan ve tüm toplumun niteliksel gelişimine yol açan bir kavram olduğunu vurgulamıştır. Farkındalık yaklaşımı, şu anda varlığa dayanır ve mantralar veya çakra bilgisi ile ilişkili değildir. Bu konsepte bağlı kalarak, bir kişi bilinçli olarak her işe konsantre olabilmektedir. Bu tipin faydası ise, kendiniz ve etrafınızdaki dünya arasında bir bağlantı kurmaya çalışmaktır.
Farkındalık yaklaşımını uygulamak için gereken tek şey günde 10 dakika ile 1 saat arasında meditasyona vakit ayırabilmektir.
John Kabat-Zinn’in kendisinin dediği gibi: “Gerçek meditasyon pratiği sizin hayatınızdır. Ayda bir uygulama yeterli değildir. Her uyanık anı doldurmasına izin vermekle ilgili diyebileceklerim şunlardır. Bedeninizi ve doğayla olan bütünlüğünüzü, diğer insanlarla, kendi kalbinizle olan bağlantınızı hissedin. Farkındalığın temelini oluşturan şey budur. Bir tekniği uygulamıyorsunuz, onu bir varlık formuna dönüştürüyorsunuz.” John Kabat-Zinn’in tapınaklarda aydınlanmadığını, ancak yaklaşımını bilimsel bir şekilde doğrulamak için araştırmalar yaptığını bilmelisiniz. Kendisi meditasyonla ilgilenen ve insan vücudu üzerindeki etkisini incelemeye başlayan ilk bilim adamı değildir.
Günümüzde depresyon ve bağımlılıkların üstesinden gelmeye yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca kronik ağrıyı azaltabileceği bilimsel olarak bilinmektedir. Psikolog Daniel Goleman, psikiyatri profesörü Richard Davidson ve Altered Traits’te meditasyonun empatiyi artırdığını ve beynin aşktan sorumlu bölgelerini harekete geçirdiğini savunmaktadırlar. 2002 yılında, Dalai Lama’nın onayı ile, ünlü uygulayıcı Mingyur Rinpoche ve diğer deneyimli Budist öğretmenleri, Weisman Nörofizyoloji ve Beyin Davranışı Laboratuvarı’ndaki araştırmaya katılmışlardır. Din, yoga ve spiritüel uygulamalar bu şekilde bilimle birleştirilmiştir. Uzun süreli deneyler yoluyla meditasyon ve pozitif insan beyni süreçleri arasında güçlü bir ilişki kurulmuya çalışılmıştır.
Meditasyon ve psikiyatri
Sinirbilimi sayesinde, beynin özellikleri bakımından hamuru andırdığını bilinmektedir. Beyinde ki nöronlar arasındaki bağlantılar yaşam deneyiminin etkisi altında azalan ve artan tüm alanlara kadar her düzeyde kendini göstermektedir. Beynin bu özelliğine nöroplastisite denir. Düşünceler ve duygular kalıcı değildir. Uygulama, başlangıç anının farkında olma, zamanında durma ve toksik tepki vermeme alışkanlığını geliştirmeye yardımcı olmaktadır.
Ayrıca Harvard Üniversitesi’ndeki nörobiyolojik araştırmalar, beynin öğrenme, hafıza ve duyguyla ilişkili gri maddesinin meditasyon sırasında daha yoğun hale geldiğini göstermiştir. İnsan verimliliği doğrudan meditasyonun yoğunluğuna bağlıdır. Düzenli olarak meditasyon yapan insanlar, olumlu duygulara sahip olmaktadır. Ayrıca bu kişiler sakinlik ve uyum duygularından sorumlu olan “alfa beyin dalgaları”nın daha yüksek seviyelerine sahip olmaktadır. Alfa beyin dalgaları stresle savaşmaya yardımcı olmaktadır.
Meditasyon ile ilgili söyleyebileceklerimiz
Günümüzde modern gerçekliklere kolayca adapte olmuş eski bir uygulamadır. Sağlığa faydaları bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve binlerce yıldır kullanılmaktadır. Teknikler ve yaklaşımlar değişiyor ama hayatında meditasyon yapan herkes istikrarlı bir duygusal denge kazanmaktadır. Ayrıca mutluluk duygusu en talihsiz gününde bile kişinin durumunun ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır.