Myra antik kenti

Myra antik kenti ve Tarihi

Myra antik kenti, Antalya ilinin Demre ilçesinde bulunan ve turizm bakanlığı tarafından korunan bir ören yeridir.

Şu anda, “Dünya” adının kökeninin birkaç versiyonu vardır. İlk varyant, şehrin adının, kilise tütsünün yapıldığı reçine anlamına gelen “mür” kelimesinden geldiğini varsayar. İkinci versiyon ise, adın “dünyanın” güneş şehri olarak çevrildiği antik Likya dili ile ilişkili olduğunu söylenmektedir.

Myra antik kenti oluşum döneminin tam olarak adlandırılması imkansızdır. Ancak Mir’in ilk sözünün MÖ 4. yüzyıla kadar uzandığı bilinmektedir. Daha sonra Likya devletinin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta bir zamanlar başkenti olarak bilimekteydi. Bu dönemden, günümüzde turistler arasında çok popüler olan şehirde benzersiz binalar inşa edilmiştir. MS 2. yy’da meydana gelen depremde birçok yapı hasar görmüş olsa da Likyalılar bunları tamamen restore edebildiler.

Roma İmparatorluğu’nun en parlak döneminde, Likya Birliği, Roma ordusunun saldırısına uğramıştır. Bunun sonucunda toprakları Romalıların egemenliğine girmiştir. Ayrıca Romalıların gelişiyle Hıristiyanlık burada yayılmaya başlamıştır. 4. yüzyılda kırk yıldan fazla bir süredir şehir piskoposu görevini elinde tutan Wonderworker Nicholas’ın yolculuğuna Mir’de başlamıştır. Onun onuruna, bugün herkesin ziyaret edebileceği Demre’deki St. Nicholas kilisesi inşa edilmiştir.

Dokuzuncu yüzyıla kadar, Myra antik kenti gelişen bir Roma şehri ve dini merkezi olarak bilinmekteydi. Ancak Araplar kısa süre sonra bu topraklara baskın düzenlemiştir. Kendi güçlerine boyun eğdirmişlerdir. 12. yüzyılda Selçuklular (daha sonra Türk Osmanlıları ile karışan bir Türk halkı) buraya gelerek Mira dahil Likya topraklarını ele geçirmiştir.

Myra antik kenti ve turistik yerleri

Antalyanın Demre ilçesinde, Mir’de bulunan ünlü Likya mezarlarını ve devasa bir amfi tiyatroyu ziyaret edebilirsiniz.

Likya mezarları

Myra antik kent

Myra antik kent yamacını çevreleyen dağın kuzeybatısında ünlü Likya mezarları bulunmaktadır. Nesne, çok sayıda antik mezarın bulunduğu kiklop kayalarından dikilmiş ve 200 metreden daha yüksek bir duvardadır. Bazıları ev şeklinde inşa edilmiş, bazıları ise kayanın derinliklerine inebilen kapı ve pencere açıklıklarına sahiptir. Birçok mezar 2000 yıldan daha eskidir.

Likyalılar, ölümden sonra bir kişinin cennete uçtuğuna inanmaktaydılar. Bu nedenle, mezar topraktan ne kadar yüksekte yapılırsa, ruhun cennete o kadar hızlı ulaşabileceğine inanıyorlardı. Kural olarak, soylu ve varlıklı insanlar en tepeye gömülürdü. Likya’nın daha az müreffeh sakinleri için mezarlar aşağıda düzenlenmiştir. Myra antik kent bugüne kadar, birçoğunun anlamı bir sır olarak kalan karmaşık Likya yazıtlarını barındırmaktadır.

Ayrıca dünyanın en popüler ve güzel yürüyüş parkurlarından biri olan Likya Yolu bu bölgeden geçmektedir.

Myra antik kenti amfitiyatrosu

Myra Antik Kent Amfitiyatrosu

Myra antik kenti mezarlardan çok uzakta olmayan başka bir antik yapı daha vardır. Bu yapı MS 4. yüzyılda inşa edilmiş olan Greko-Romen amfitiyatrosu’dur. Romalılar Likya’ya gelmeden önce, Yunanlılar topraklarına hükmediyorlardı. Bu klasik tiyatro binasını inşa edenler onlardı. Tarihi boyunca bina, bir deprem veya sel gibi doğal unsurlar tarafından birden fazla kez yıkılmış, ancak her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Romalılar devleti fethettiğinde, amfitiyatro binasında kendi değişikliklerini yaptılar ve bu yüzden bugün Greko-Romen olarak kabul edilmektedir.

Tiyatro 10 bin seyirci için tasarlanmıştır. Ancak antik çağda, burada görkemli tiyatro gösterileri ve gladyatör dövüşleri yapılmıştır. Bina o kadar mükemmel akustiği korumuş ki, sahneden bir fısıltı bile duymak mümkündür. Bugün amfitiyatro, antik Mira’nın gözde bir cazibe merkezi haline gelmiştir.

Benzer konular