Galata Kulesi, İstanbul – Beyoğlu semtinin en kentleşmiş ve Avrupa yakasındaki Galata Tepesi’nin yamacında bulunan tarihi bir simge yapıdır. Yapının yüksekliği 61 metredir. Ayrıca deniz seviyesinden yüksekte bulunmaktadır. Bu nedenle İstanbul‘un herhangi bir noktasından bu tarihi mekan görülebilmektedir. Galata Kulesi, şehrin en önemli ve ziyaret edilen anıtlarından bir tanesidir.
Temel bilgiler
Galata Tepesi’ndeki ilk ahşap kule V yüzyılda ortaya çıkmıştır. Günümüzde görülebilen bu kule, XIV yüzyılın ortalarında Cenevizliler tarafından yaptırılmıştır. Orta Çağ’da Galata Kulesi gözlemevi, gözetleme platformu ve hapishane olarak hizmet vermiştir. İlk Türk baloncu Hezarfen’in başarılı bir uçuş yaptığı yer olarak da bilinmektedir.
1960’larda yapılan bu eski kule, konik bir kubbe ile restore edilmiştir. Bir süre sonra ise, yukarı çıkmak için iki asansör yapılmıştır. Bugün Ceneviz mimarisinin anıtı bir müze nesnesi olarak hizmet vermektedir. Ayrıca İstanbul’un güzelliğine hayran olmanın keyifli olduğu iyi bir gözlem alanına sahiptir.
Galata Kulesi ve Tarihi
Günümüze kadar ulaşan bu kule, 1348-1349 yıllarında bu toprakların Cenevizliler tarafından fethedilmesiyle Galata Tepesi’nde inşa edilmiştir. Güçlü yapıya sahip olan bu yapıta “İsa’nın Kulesi” (Latince “Christea Turris”) adı verilmiştir. 3.5 m kalınlığa ve 9 m çapa ulaşan duvarlara sahip olan yüksek taş bina, denizciler için mükemmel bir gözlem noktası olarak hizmet etmiştir. Ayrıca Galata’yı çevreleyen savunma yapılarının önemli bir parçası olarak dikkat çekmektedir. Eski dönemler de kulelere ve taş duvarlara ek olarak, Ceneviz surları arasında geniş hendekler bulunmaktaydı. Günümüzde de var olmaları, Galata Kulesi’nin yanındaki iki küçük sokağın adı ile hatırlatılmaktadır. Bu sokaklar Büyük Hendek ve Küçük Hendek olarak isimlendirilmişlerdir.
Cenevizliler döneminde, yoğun incir ağaçları nedeniyle kulenin bulunduğu Konstantinopolis’in banliyösü, “diğer taraftaki incir bahçesi” anlamına gelen “Pera esica” olarak da adlandırılmıştır. XV yüzyıldan itibaren ise tepeye Galata adı sonradan eklenmiştir.
Tarihsel olarak, Osmanlı İmparatorluğu ile diplomatik ilişkilerini sürdüren yabancı devletlerin büyükelçileri konutlarını burada inşa etmişlerdir. İlerleyen dönemde Galata Kulesi yakınındaki tepede elçilerin saraylarının ardından Türk soylularının lüks konakları, eğlence mekanları ve şık dükkanlar ortaya çıkmıştır. Avrupalıların güçlü etkisi nedeniyle, İstanbul sakinleri Galata’yı “kafirler şehri” olarak bile adlandırmışlardır.
Eski İstanbul, zaman zaman depremler yaşamıştır. Bunlardan biri de 1509’da olmuştur. Sarsıntı o kadar şiddetliydi ki yüksek yapı dayanamamış ve bu depremin etkisi ile çökmüştür. Ayrıca Galata kulesinin restorasyonu ve üst yapısında mimar Hayreddin’in yer aldığına dair bilgiler vardır.
Sultan III Murad döneminde Galata kulesinin tepesine bir rasathane yerleştirilmiştir. Bunun dışında binanın alt katları ise, hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra, nöbetçilerin yangın ve isyan patlamalarını izleyebilmeleri için burada sürekli nöbetler düzenlenmiştir. Yangını fark ettiklerinde büyük bir davula vurarak durumu şehir sakinlerine haber vermişlerdir.
Daha sonra ki dönem de ise, kuleye yeni bir isim verilmiştir. Buna göre ismi Hezarfen Kulesi olarak adlandırılmıştır. Bu isim, cesur Türk ve meraklı bilim adamı Hezarfen Ahmet Çelebi’nin benzeri görülmemiş bir şeyi başarması üzerine verilmiştir.
1632’de cesur bir baloncu Galata Kulesi’nin üst platformundan uygun bir rüzgarın esmesiyle atlamıştır. Bu atlayışında rüzgarın etkisi ile, deniz üzerinden boğazı geçmiştir. Bu uçuşu ile Ikarus Boğaz’ın karşı tarafına uçmuş ve Doğancılar Meydanı’na güvenli bir şekilde inmiştir.
Galata Kulesi günümüzde
Türk İkarus’un eşsiz uçuşu, Hezarfen’in cesaretinden memnun olan ve uçuşu yapanın hiçbir şeyden korkmadığını ve istediğini elde edebileceğini kamuoyuna açıklayan Osmanlı hükümdarı Sultan IV Murad tarafından izlenmiştir. Ancak hükümdarın danışmanları, İstanbul’da bu tür insanların varlığının pek de hoş karşılanmayacağını açıklayarak onu ikna etmişlerdir.
Bu olay üzerine dönemin padişahı, Hezarfen’e bir kese altın hediye ederek onu Cezayir’e sürgüne göndermiştir. Türk baloncu günlerini 31 yaşında burada geçirmiştir. Bugün cesur Hezarfen’in adı, Atatürk Uluslararası Havalimanı’nın 20 km batısında yer alan küçük bir özel hava alanına verilmiştir.
Uzun tarihi boyunca Galata Kulesi birkaç kez yeniden inşa edilmiştir. Bu inşa ilk kez, tarihe Fatih olarak geçen Fatih Sultan Mehmed’in imparatorluğun başına geçtiği zaman olmuştur. Kule, hükümdarın birlikleri Konstantinopolis’i ele geçirdikten sonra XV yüzyılın ortalarında yeniden inşa edilmiştir. Ayrıca sultan yapının kubbesinin sökülmesini emretmiş ve kubbe 6.8 m alçaltılmıştır.
1791’deki yeniden yapılanmadan sonra Galata Kulesi daha da düşürülmüştür. Bu dönemde ki yüksekliği 45 metre kadar olmuştur. 1832’de ise bina, aksine üstüne bir gözlem güvertesi yapılarak yeniden inşa edilmiştir. 43 yıl sonra ise, sıra bir sonraki inşaat işine gelmiş ve kule modern özelliklerini kazanmıştır.
Tarihi anıtın son büyük ölçekli yeniden inşası, şehir yetkilileri tarafından 1964’ten 1967’ye kadar süren restorasyon ile yenilenmiştir. Son halinde kulenin üzeri konik çatı ile kapatılmıştır. Ayrıca içine asansörler yerleştirilmiştir. O zamandan beri ziyaretçilerin yukarı çıkmak için bir seçeneği olmuştur. Galata Kulesi üst kısmına, hızlıca çıkmak isteyenler asansörleri kullanabilmektedir. Daha sabırlı ve fiziksel olarak güçlü olanlar ise, eski tip sarmal merdivenin taş basamaklarından yukarıya çıkabilmektedirler.