Kan şekeri nedir?
Kan şekeri (glikoz) seviyesinin yükseldiği bir durumdur. Şu anda, dünyada bu hastalık gerçek bir salgın olarak bilinmektedir. Dünyada her on bir kişiden birinin diyabeti bulunmaktadır. Uzmanlara göre, 2030’da zaten her on kişiden biri “diyabetik” olacaktır.
Yüksek kan şekeri çok tehlikelidir. Korozyon gibi, tüm organları yok edebilmektedir. Gözler, böbrekler, sinirler ve kalp en çok acı çeken bölgeler olarak bilinmektedir. Diyabet hastaları kalp krizi, felç ve görme yetilerini kaybedebilmektedirler. Ayrıca vücutların da böbrek yetmezliği gelişebilmekte ve haftada birkaç kez hemodiyaliz prosedürüne tabi tutulabilmektedirler. Bazen ise, bacaklarda bacak ülserleri gelişmekte ve ampütasyona neden olabilmektedir.
Diyabet’in en yaygın türü tip 2’dir. Aşırı kilodan, yerleşik bir yaşam tarzından veya kalıtım tarafından yüklenen çok miktarda yüksek kalorili gıdaların tüketiminden kaynaklanabilmektedir. Bu durumda vücut, normal kan şekeri seviyelerini korumaktan sorumlu olan bir hormon olan insüline duyarlılığını kaybetmektedir.
Tip 1 diyabet daha az yaygındır. Bağışıklık sisteminde olması nedeniyle gelişmekte ve vücut kendi insülin üreten hücrelerini yok etmeye başlamaktadır. Bu süreç bazı virüsler (Coxsackie virüsü, kabakulak virüsü), toksik maddeler (nitrozo bileşikleri) tarafından tetiklenmektedir. Bu hastalıkta kalıtım da rol oynamaktadır.
Kan şekeri seviyesi nasıl anlaşılmaktadır?
Ne yazık ki vücudumuzda yüksek kan şekerini alacak bir duyu organımız yoktur. Bu nedenle, hastalığın başlangıcında kan şekeri hala çok yüksek olmadığında, kişi olağandışı bir şey hissetmemektedir. Ancak aynı zamanda glikozun vücut üzerindeki zararlı etkileri de başlamıştır. Daha sonra, yeterince yükseldiğinde, glikoz idrara nüfuz etmeye başlamakta ve suyu kendine çekmektedir. Belirtileri arasında sık idrara çıkma ve susuzluk gelmektedir. Bazen bu semptomlar bir kişinin bir doktora görünmesini ve teşhis koymasını gerektirmektedir.
Bazı hastalarda şeker hastalığının ilk belirtisi ciltte kaşıntı veya püstüler deri döküntüleri ve çıbanlar olabilmektedir.
Tip 2 diyabette semptomlar yavaş gelişmektedir. Bir kişi yıllarca yüksek kan şekeri seviyeleri ile yürüyebilirken, vücuda zaten onarılamaz hasarlar vermektedir. Tip 1 diyabette semptomlar genellikle oldukça hızlı gelişmekte, şiddetli susuzluk, sık idrara çıkma, kilo kaybı ve halsizlik gibi etkiler yaratmaktadır. Zamanında yardım edilmezse vücutta ketonlar birikmekte, mide bulantısı ve kusma görülmektedir. Ayrıca karın ağrısı ve nefes darlığı ortaya çıkabilmekte ve kişi komaya girebilmektedir.
Kan şekeri yükselmemesi için ne yapılmalıdır?
Hastalığın gelişmesini önlemek için, kulağa ne kadar basmakalıp gelse de, sağlıklı bir yaşam tarzı sürmek gerekmektedir. Egzersiz yapın, doğru yiyin (yağlı yiyecekleri, tatlıları ve hamur işleri az tüketilmelidir.), çalışma rejimini gözlemleyin ve dinlenin.
Susuzluk, idrara çıkma, ciltte kaşıntı, ciltte püstül veya çıban, ayaklarda yaralar, kilo kaybı, halsizlik varsa kan şekerini kontrol etmek gerekmektedir. Bir parmaktan normal açlık ile kan alınarak ölçülmektedir. Parmaktan kan örnekleri 3,3 ila 5,5 mmol / l, damardan 6,0 mmol / l’ye kadar olmalıdır. Bu göstergeler aşılırsa, bir endokrinologa danışmak gerekmektedir.
Kan şekeri yüksek çıkarsa panik yapmam gerekli midir?
Diyabet, olumsuz sonuçlara yol açan ciddi bir hastalıktır. Aynı zamanda, bugün bir endokrinologun cephaneliğinde kan şekeri seviyelerini düşürmek ve diyabetin sonuçlarını tedavi etmek için birçok etkili ilaç bulunmaktadır. Bu nedenle doktor tavsiyelerine uyarsanız bu hastalığı etkili bir şekilde yönetebilirsiniz. Bu da uzun ve mutlu bir hayat yaşayabilmenizi sağlayacaktır.
