Milet Ören yerinde Büyük Menderes olarak adlandırılan nehir ağzının güneyinde, antik çağın en güçlü ve zenginlerinden biri olan İon kentlerinden birinin kalıntıları bulunmaktadır. Milet, MÖ 4. yüzyılın sonlarında kurulmuştur. O dönemde Anadolu’nun batı kıyısında bulunmaktaydı. Ayrıca dönemin en önemli bilim ve felsefe merkezi olarak kabul edilmekteydi.
Eski zamanlarda kent, İonia’nın incisi olarak isimlendirilmekteydi. Burada Yunan bilim adamları bir felsefe okulu açmışlardır. O döneme ait insanlığın büyük beyinleri bilimsel eserlerin yaratılması üzerinde bu bölgede çalışmışlardır. Bazıları geometri, astronomi okumuştur. Ayrıca dünyanın yapısı ve dönemin yaşam koşulları hakkında dersler verilen bir merkezdir.
Milet Ören yerinin coğrafyası
Doğal sınırı, derin Menderes Nehri’nin içine aktığı Herakles Körfezi idi. Doğuda ise, yarımada Karya Dağları’nın mahmuzlarına kadar uzanmaktaydı. Ayrıca Güneyde Mendelia Körfezi’nin suları ile batıda Ege Denizi kıyılarına kadar uzanmaktaydı. Günümüzde bu bölgedeki küçük vadiler, yerini dağlık yaylalara bırakmıştır.
Çayırları ve tarlaları sulayan vadiler boyunca küçük nehirler akmaktaydı. O dönemde şehir sakinleri, çok sayıda dağ kaynağının varlığı nedeniyle, bahçecilik, tarım ve şarapçılıkla uğraşmışlardır. Ayrıca şehrin elverişli konumu, nakliye ve ticaretin gelişmesine izin vermiştir.
O dönemde bunların dışında çeşitli ticaret gemileri Akdeniz’i geçerek Karadeniz’e girderdi. Pontus devletinin en parlak döneminde bu bölgede, şehre ait yaklaşık seksen koloni bulunmaktaydı.
Milet ören yeri tarihi
Şehirde bulunan parçalar ve çizgisel yazı metinleri günümüzde varlığını sürdürmektedir. Bu, ilk yerleşimlerin bu bölgede Neolitik dönemde ortaya çıktığını doğrulamaktadır. Efsaneye göre şehir, Girit adasından buraya taşınan Milet adında bir kişi tarafından kurulmuştur. Miletos’la eş zamanlı olarak, eski dönemlerde sırayla 11 İyon kenti ve Anadolu’nun 12 kenti bu bölğeyi yerleşim yeri olarak kullanmıştır.
Şehirlerle birlikte, 7.yy’da kurulan Panion dini birliğinin bir parçasıydı. İç ve dış kısımlara ayrılmaktaydı. İç kısmın topraklarında bir duvarla çevrili bir kale bulunmaktaydı. Ayrıca kentin Tragasay Adaları tarafından denizden korunan dört limanı bulunmaktaydı.
Milet defalarca bağımsızlığını savunmak zorunda kalmış bir yerleşim bölgesidir. Şehir Pers hükümdarlarına ve Lidya krallarına karşı savaşlara sahne olmuştur. Milet ören yeri kültürünün ve biliminin en yüksek çiçeklenme zamanı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca eski dönemlerde şehrin tiranları, Pers krallarıyla dostane ilişkiler sürdürmüşlerdir. Ancak 494 yılında Persler şehri ele geçirip yıkmışlardır.
Daha sonraki dönemde buraya yerleşen Yunanlılar burayı restore ettirmişlerdir. Milet, Roma döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans zamanında ise, şehir limanının sular altında kalması nedeniyle önemini yeniden kaybetmiştir. Büyük İskender tarafından defalarca yıkıldıktan sonra şehrin önemi dramatik bir şekilde azalmıştır. Günümüzde Milet ören yeri bölgesinde küçük bir Palatia köyü ve sadece iyi korunmuş kalıntılar bulunmaktadır.
Milet ören yeri tiyatrosu
Milet ören yeri, on beş bin seyirciyi ağırlayabilecek antik tiyatronun mükemmel korunmuş kalıntılarını inceleme fırsatına sahiptir. Tiyatro, Roma dönemine ait Miletos’taki en görkemli yapıttır. Girişin yanında, şehrin çevresindeki tek tepenin yamacında yer almaktadır.
Tiyatro, ikinci yüzyılda en eski Yunan tiyatrosunun temelleri üzerine inşa edilmiştir. Yapının boyutları etkileyicidir. Amfitiyatronun yüksekliği otuz metreye ulaşmakta ve çapı ise yüz kırk metre civarıdır. Tiyatronun üzerinde, sekizinci yüzyıldan kalma bir Bizans kalesinin kalıntıları ve şehri çift halka halinde çevreleyen surların parçaları da yer almaktadır. Buradan muhteşem bir şehir manzarası görünmektedir.
Milet ören yeri mezarları
Seyir terasından şehir merkezine giden yol Helenistik mezarların yanından geçmektedir. Ayrıca Onların arkasında küçük yuvarlak bir temel bulunmaktadır. Bu temel, birinci yüzyılda şehrin deniz savaşında kazandığı zaferin onuruna dikilmiş bir anıttır. O zaman, Aslan Körfezi kıyısında bulunmaktaydı.
Bunların dışında ise, anıtın çevresinde taş aslanlar bulunmuştur. Bulunan bu sütunlar, denizcilerin, gemilerin ve limanların koruyucu azizi olan Apollon tapınağına götürülmüştür. Bu kutsal alan eski zamanlarda kurulmuş ve iki kez restore edilmiştir. Helenistik dönemdeki yapı, Dor üslubunda restore edilerek dekore edilmiştir. Roma döneminde tapınak Korint tarzında yeniden yapılmıştır.
Milet ören yeri ve burada bulunan hamamlar
Milet’te 150 yılında inşa edilen ünlü Faustina Hamamları mükemmel bir şekilde korunmuştur. Bu hamamlar Marcus Aurelius’un karısına adanmışlardır. Ayrıca imparatordan eşine bir hediyeydiler. Şekil olarak, Roma hamamlarının bir kopyasıydı. Korint sütunları orta avlularını çevreliyordu.
Ayrıca Apoditerium aracılığıyla spor salonuna ve İlham Perilerinin heykellerinin bulunduğu giyinme odasına gitmek mümkündü. Bu bölüm şuanda İstanbul Müzesi’nde sergilenmektedir. Merkezi havuzun çeşmelerini süsleyen heykeller, hamamın frigidariumunu da süslemiştir. Bir figür tanrı Menderes’i temsil ederken, ikincisi bir aslan başı şeklinde yapılmıştır.
Milet ören yeri camii
Bu topraklarında o dönem için en beklenmedik şey olan, Türk-Osmanlı mimarisinin bir örneği caminin inşasıdır. Ustaca işlenmiş taş oymalarıyla turistler tarafından ziyaret edilmektedir.
Cami, esaretten dönüşünden dolayı Emir Menteşe’nin inisiyatifiyle on beşinci yüzyılın başında inşa edilmiştir. Ayrıca cami mermer levhalarla süslenmiş ve zarif bir kubbe ile taçlandırılmıştır. 1958 yılında meydana gelen depremde yıkılan yapıya minare yapılmıştır.
Çimlerin altındaki kalıntılar
Daha önce tapınakta bir medrese ve bir kervansaray bulunmaktaydı. Ancak günümüzde çimlerle büyümüş avluda, sadece kargaşa içinde yatan ve ayakta duran mezar taşları görebilirsiniz. Ayrıca Milet’te bir zamanlar büyük olan çeşmenin yarısını, kısmen restore edilmiş İon revakını ve kuzey Agora’yı da ziyaret edebilirsiniz.
Batısında, üçüncü yüzyılda inşa edilen Serapiya tapınağının kalıntılarını bulunmaktadır. Roma ve Helen dönemine ait diğer binaların çoğu yer altı veya yoğun çalılıklarla kaplıdır. Milet’i ziyaret etmek için en iyi zaman, harabelerin çevresinde bolca taze yeşillik ve çiçeklerin bulunduğu ilkbahardır.
Eskiler arasında Miletosluların adının atasözlerinde kullanılması ve “mutluluğun sevgilileri” olarak adlandırılan başarılı ve mutlu insanları belirtmek için kullanılması ilginçtir.