Pankreas, doğası gereği benzersiz, çok işlevli bir organdır. Aynı anda insan vücudunda ekzokrin ve endokrin fonksiyonların gerçekleştirildiği tek bez görevi görmektedir. Pankreas kanseri, sindirim sisteminin diğer kanserlerine göre daha az sıklıkta görülmektedir. Ancak daha agresif olabilmektedir. Bu nedenle, herhangi bir şüpheli semptom için acilen bir muayeneden geçmek gerekmektedir.
Pankreas karsinomu, pankreasın ekzokrin hücrelerinden gelişen malign bir tümördür. Erkeklerde pankreas kanseri daha yaygındır ve genel kanser insidansı yapısında dokuzuncu sırada yer almaktadır. Bu sıralama kadınlarda ise, onuncu sırada yer almaktadır.
Pankreas kanseri ve teşhisi
Pankreas karsinomlarının sadece %20’si, tümör pankreasının kendisi ile sınırlı olduğunda teşhis edilebilmektedir. Birincil muayenelerden biri çift kontrastlı spiral bilgisayarlı bir tomografidir. Teşhisi doğrulamak ve netleştirmek için bilgisayarlı tomografi veya ultrason kontrolü altında bir ponksiyon biyopsisi yapılmaktadır.
Modern PET-CT tarama yöntemi, potansiyel olarak rezeke edilebilmektedir. Ayrıca bu yöntem pankreas kanseri olan hastalarda hastalığın evresini belirlemek için de kullanılabilmektedir. Ek olarak, hastalığın olası tekrarını tespit etmek için yine PET-CT taraması yapılmaktadır.
Teşhis için kullanılan yöntemler şu şekildedir;
- Transabdominal ultrasonografi (ultrason);
- Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERPCG);
- Aspirasyon biyopsisi ile endoskopik ultrason.
Gerekmesi durumunda ise tanısal laparoskopi yapılabilmektedir. Laparoskopi, hastalığın yayılma derecesini belirlemenize ve cerrahi müdahale ihtiyacını belirlemenize izin veren minimal invaziv bir müdahale yöntemidir.
Pankreas kanseri ve tedavisi
Sağkalımı önemli ölçüde artıran tek yöntem karsinomun cerrahi tedavisini içermektedir. Pankreasın tümörle rezeksiyonu (pankreatoduodenal rezeksiyon) ve ardından kemoterapi gerekmektedir. Diğer tedavi yaklaşımları, bireysel semptomları hafifletmektir. Bu semptomlar şu şekildedir;
- Ağrı sendromu;
- ağrı kesici ilaçların kullanımı;
- Radyoterapi;
- Kemoterapi.
- Sarılık;
- Endoskopik stentleme yapmak;
- Baypas anastomozunun uygulanmasından oluşan cerrahi tedavi.
Duodenal obstrüksiyon (hastaların yaklaşık %5’inde görülmektedir);
- Cerrahi tedavi – mide ve jejunum arasında bir anastomoz uygulanması;
- Endoskopik stentleme.
Pankreas kanseri ve belirtileri
Pankreas kanseri erken bir aşamada diğer hastalıklarınkine benzer semptomlar göstermektedirir. Bunlar şu şekildedir;
- Kabızlık – %13,
- Halsizlik – %23,
- Genel halsizlik ve şişkinlik – %31.
Hastada diyabet gelişimi genellikle bu hastalığın gelişmesine sebep olabilmektedir. Bazen bir kişinin mide ülseri veya safra kesesi hastalığı olduğundan şüphelenilmektedir. Daha spesifik semptomları, tümörün pankreastaki konumuna bağlı olarak farklılık göstermektedir.
Pankreas kanserinin başlıca belirtileri ağrı ve sarılıktır. Bu belirtiler hastaların %90’ında teşhis edilmektedir. Sarılık pankreasta kanser belirtisinin başlıca nedenidir. Temel olarak, sarılığa hafif dışkı, koyu idrar, kaşıntı eşlik etmektedir.
Ağrı ise, en rahatsız edici semptomudur. Ağrı sırtta veya karnın sol üst kadranında lokalize olabilmektedir.
Pankreas kanserinin üçüncü semptomu, normal bir iştahla kilo kaybı yaşamaktır. Büyük olasılıkla, bu steatore ve yağlı dışkılardan kaynaklanmaktadır. Dışkı ile pankreasın ekzokrin fonksiyonunun bozulması nedeniyle artan miktarda yağ asidi ve nötr yağ birlikte atılmaktadır.
Vakalarının neredeyse yarısında kusma, bulantı ve iştahsızlık görülmektedir. Bunun nedeni mide ve oniki parmak bağırsağının sıkışması olarak gösterilebilmektedir.
Bu hastalığın ana tedavisi cerrahidir. Pankreas kanseri için kemoterapi ağrıyı önemli ölçüde azaltabilmektedir.
Ayrıca hastada biyokimyasal kan testi ve tümör belirteçlerinin incelenmesi gereklidir. En önemli tümör belirteci CA-19-9’dur.
Risk faktörleri
- Sigara, pankreas kanseri vakalarının %30’u ile ilişkilidir. Sigara içmenin CSW geliştirme riskini ikiye katladığı gösterilmiştir.
- Alkol kötüye kullanımı, yiyeceklerde yetersiz miktarda taze meyve ve sebze bulunmasıda önemli risk faktörlerinden bir tanesidir. Bu tip vakaların oranı ise, %20’dir.
- Diyabet olan kişilerde risk 2 kat artmaktadır.
- Kalıtım, tüm vakalarının %5-10’unu oluşturmaktadır. Hastalık daha çok adenomatöz polipoz, polipoz olmayan kolorektal kanser, Hippel-Lindau, Gardner sendromları gibi kalıtsal durumlarla ilişkilidir.
- Kronik pankreatit, vakaların %5’inde pankreas kanserine yol açmaktadır.