Dizüstü bilgisayar ve tarihi gelişimi

Dizüstü bilgisayar düşüncesinin ortaya çıkışı

Dizüstü bilgisayar fikri, yaşam ilkesi “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu icat etmektir!” olan Alan Kay’a aittir. 1968 yılında Alan Kay bilgisayar camiasına bir notebooktan büyük olmayacak, düz ekranlı, kablosuz ağlara bağlanabilen, kullanıcının tüm bilgilerini depolayabilen taşınabilir bir bilgisayar fikrini sunmuştur. Kendisi bunun o zamanlar gerekli olduğunu düşünmüştür. Ayrıca herkes için uygun fiyatlı olmasını amaçlamıştır.

O zamana kadar Alan Kay, nesne yönelimli programlamanın atası olarak kabul edilen Küçük Konuşma dilini icat etmeyi çoktan başarmıştır. Bu nedenle Xerox araştırma laboratuvarına başkanlık etmiştir. Bu çalışmalar ise, bazı fikirlerle sınırlı kalmayacaktı. Henüz dünyanın ilk istemci/sunucu sistemini, bir lazer yazıcıyı, Ethernet teknolojisini ve bir grafik çoklu pencere arabirimini (GUI) icat etmemişti.

Alan Kay’in fikirlerinden bazıları hala sahiplenilmemiş durumdadır. Ancak araştırma merkezlerinde geliştirdikleri şeylerin çoğu daha da geliştirilmektedir. Ayrıca bağımsız endüstrilere dönüşmektedir. Bugün görünümleri ve işlevsellikleri açısından Alan Kay’in otuz beş yıl önce tasarladıklarına çok yaklaşmış olan dizüstü bilgisayarlarda olan da tam olarak budur. Bilim adami, teknolojik ilerlemenin hızı büyük ölçüde hızlandığı için şanslıydı. Başlangıçta inanılmaz derecede fantastik görünen projelerinin çoğu, kendisinin yaşamı boyunca gerçekleştirilmiştir.

1979’da Grid Systems Corp’tan William Moggridge, muhtemelen insanlık tarihindeki ilk dizüstü bilgisayar olan Grid Compass’ı geliştirmiştir. Bu bilgisayar NASA’nın emriyle oluşturulmuştur. Daha sonra ise, uzay mekiği programında kullanılmıştır. İlk dizüstü bilgisayar olan Grid Compass, o zamanlar için 340 kilobaytlık devasa bir kapasiteye sahip silindirik manyetik diskler üzerinde bir depolama aygıtına sahip olmuştur. Ayrıca damgalı bir magnezyum alaşımlı kasa içinde paketlenmiştir.

Bilgisayar Parkı periodu

İlk dizüstü bilgisayar da menteşeli kapağa bir elektrominesanslı grafik ekran yerleştirilmiştir. Bilgisayar, 8 megahertz saat hızında çalışmasına izin veren bir Intel® i80c86 işlemci kullanılmıştır. İlk modelden itibaren, dizüstü bilgisayarların ağ oluşturma ve diğer ekipmanlara bağlanma amaçlı modemlerle (1200bps) donatılması dikkat çekicidir.

Makine, eşdeğer performansa sahip herhangi bir modelden beş kat daha az ağırlığa sahip olarak üretilmiştir. Grid Compass’ın önemli bir dezavantajı, otonom güç kaynağının olmamasıydı. İlk taşınabilir bilgisayarın maliyeti 8000 dolar civarında bir maliyete ulaşmaktaydı. Daha sonra ise, bir röportajda William Mogridge yaratılışını şöyle anlatmıştır; “Askeri alanlar için ideal olarak yapılmıştır. Çok dayanıklı ve herhangi bir düşmanı korkutup kaçırabilirdi.”.

Son kullanıcı pazarı için tasarlanan ilk dizüstü bilgisayar 1981’de piyasaya sürülmüştür. Mucidi Adam Osborne, beyin çocuğuna adını vermiş ve kısa sürede ünlü olmuştur. Osborne1 dizüstü bilgisayar kendi kendine çalışmaktaydı. Aynı zamanda maliyeti 1795 dolar  ve ağırlığı 11 kg civarındaydı. Bu bilgisayar 4 MHz Zilog Z-80A 8-bit işlemci, 64 KB RAM ve iki adet 91 KB 5.25 inç disket sürücüsü ile donatılmış olarak çıkmıştır. Ayrıca cihazda üç bağlantı noktası vardır. RS-232C, Centronics ve bir modemi bağlamak için, 8,75 x 6,6 cm ölçülerinde, 52 karakterlik 24 satır içeren yerleşik bir monokrom ekran ve 69 tuşlu bir klavye yine cihaza eklenmiştir.

O dönemde küçük ekran zorunlu bir uzlaşmaydı. Çünkü ekran daha büyük olsaydı, piller bilgisayar için pil ömrü sağlayamayacaktı. Osborne1 ilk çıktığında, bir WordStar metin düzenleyicisi, bir SuperCalc elektronik tablosu, bir dBase II DBMS ve iki yazılım aracını içermekteydi.

İlk dizüstü bilgisayarlara olan talep son derece güçlüydü. Bu nedenle Osborne Computer Corporation’ı Silikon Vadisi’nde en hızlı büyüyen şirket haline getirmiştir. Ancak Osborne dizüstü bilgisayar yönetimi ölümcül bir pazarlama hatası yapmıştır. Yeni bir dizüstü bilgisayar modelinin piyasaya sürülmesi, piyasaya sürülmeden birkaç ay önce duyurulmuştur. Bu da Osborn1 satışlarını düşürmüştür. Bu nedenle şirket krizden çıkamamış ve piyasada unutulmaya terk edilmiştir. Daha sonra, diğer üreticilerin taşınabilir bilgisayarları, Adam Osborne’un başarılı tasarımını büyük ölçüde tekrarlamıştır. Örneğin; Kaypro, Compaq ve hatta IBM’in taşınabilir modelleri Osborne 1’e çok benzer olarak yaratılmıştır.

Adam Osborne, daha sonra ki dönem de yapay zeka alanında çalıştığı Hindistan’da ölmüştür. Karısına göre, yaşamının sonuna kadar Osborn1 tabanlı dizüstü bilgisayarı geliştirme fikrinden vazgeçmemiştir.

IBM PC’nin doğuşundan bu yana gelişimi

Intel® 8088 işlemcisinin yüksek performansıyla mümkün kılınan bir dizüstü bilgisayar olan IBM PC’nin piyasaya sürülmesi, bu endüstri için bir dönüm noktası olmuştur. Tüm bilgi işlem tarihi, IBM PC standardının ortaya çıkmasından “önce” ve “sonra” olarak ayırmaya başlamıştır. 1983’te başlayan yeni standart sayesinde, hemen hemen her bilgisayar üreticisinin kendi dizüstü bilgisayar serisi vardır. Şimdi kimin ilk olduğuna karar vermek çok zordur. Bunun nedeni Compaq, Toshiba, IBM ve diğer daha az başarılı markalar neredeyse aynı anda pazara girmiştir. Aynı dönemde Apple, dizüstü bilgisayarların geliştirilmesini üstlenmiştir. Özellikle 1984’te Apple, LCD’li ilk cihazı piyasaya sürmüştür. O zamanlar kullanıcının bilgisayarı her aktarırken yeni bir yere kurması gerektiğinden, bizim anlayışımıza göre bir dizüstü bilgisayar değildi.

Kısa bir süre sonra 1986’da IBM, Intel® işlemciye dayalı ilk “dönüştürülebilir” dizüstü bilgisayar modelini tanıtmıştır. İlk cihaz 3,5 inç disket sürücüsü ve kendi uygulama yazılımı (temel metin düzenleyici, takvim, günlük, telefon / adres defteri, hesap makinesi) ile donatılmış olarak üretilmiştir. Ayrıca bu cihaz yolda çalışabilen ilk gerçek taşınabilir bilgisayar olarak da bilinmektedir. O zamanda 5,4 kg ağırlığında ve 3,500 dolar fiyat aralığında satışa çıkarılmıştır.

Yeni bir evrim türü “Mobil bilgisayarlar için özel bir işlemci”

90’ların ilk yarısında dizüstü bilgisayar şekil olarak daha ince hale gelmiştir. Daha küçük olarak bir valize benzemekteydi. Ayrıca öncekilerden çok daha uzun süre bağımsız olarak çalışabilirdi. Dizüstü bilgisayarlar hızlı evrimlerini, 1990’da mobil bilgisayarlar için özel olarak ayrılmış ilk işlemci olan Intel 386™ SL işlemciyi tanıtan Intel Corporation’a borçludur. Bu cihaz güç yönetimi için mimari bir uzantı içermekteydi. Ayrıca bunun üzerine inşa edilen sistemler her zamankinden daha da kompakt hale gelmiştir.

Dizüstü bilgisayarlar için özel bir mikroişlemcinin yanı sıra Intel, mobil bilgisayarların pil ömrünü artırmaya izin veren besleme voltajını azaltan bir teknoloji de sunmuştur.

O dönemin neredeyse tüm dizüstü bilgisayarlar Intel386™ mobil platformunda üretilmiştir. Ayrıca ilk özellikler 16 ton gri ekrana ve 3 kg’ın biraz üzerinde ağırlığa sahiptir.

Daha küçük, daha hafif, daha üretken oluşu

90’ların ortalarından itibaren, dizüstü bilgisayar pazarında kitle kullanıcı dönemi başlamıştır. Mikroişlemci teknolojilerinde ki ilerleme, İnternet ve hücresel iletişimin hızlı gelişimi, seçici ve talepkar yeni nesil kullanıcıların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yirmi yıl önce, insanlar bir bilgisayarın bir arabada yanlarında taşınabileceği düşüncesiyle şok olmuşlardır. Ancak çok geçmeden, yaşam biçimi değiştikçe kullanıcıların talepleri artmıştır. Daha küçük ve daha hafif form faktörü; masaüstü yedeği olarak dizüstü bilgisayar; aynı anda bir masaüstü bilgisayarın yerini alabilen ve daha verimli mobil çalışma gibi özellikler tercih sebebi olmaya başlamıştır. Bu nedenle her koşulda İnternet’e erişme ve bilgi alışverişi yapma yeteneği sağlayan bir cihaz talebi her zamankinden fazla olmuştur. 90’ların ikinci yarısında dizüstü bilgisayarlardan beklenen buydu.

Güç artışı ve boyutun küçülmesi ile birlikte cihazlarda multimedya verileriyle çalışabilme özelliğine sahip olmuşlardır. Ayrıca üreticiler, dizüstü bilgisayarların diğer cihazlarla etkileşimine büyük önem vermeye başlamıştır.

İdeal dizüstü bilgisayar’a yakınlık

Yeni milenyum, mobil sistemler pazarının hızlı büyümesiyle damgasını vurmuştur. Uzun bir süre, dizüstü bilgisayarlar performans açısından masaüstü bilgisayarlardan daha düşük özelliklere sahip olmuştur. Ancak gücü arttıkça pahasında bir hareketlilik sağlanmıştır. Bu nedenle günümüzde durum çarpıcı bir şekilde değişmiştir. Modern dizüstü bilgisayarlar neredeyse en son teknolojiler için bir tanıtım platformu oluşturmuştur.

Alan Kay’in kehanet sözleri ise bu durumla birlikte %100 gerçekleşmiştir. Boyut olarak, taşınabilir bilgisayarlar küçülmüştür. Yine de teknolojik olarak mümkün olsa da onları daha fazla küçültmek artık mantıklı değildir. Çok küçük boyutlu olanlar ise, yazmak için rahat değildir. Günümüzün mobil sistemlerinin performansı ve kapasitesi çoğu görev için fazlasıyla yeterlidir. Yine kablosuz ağlar her geçen gün daha popüler hale gelmektedir. Ayrıca günümüzde uygun ekipmanı bir taşınabilir cihaza koymak sorun değildir. Son olarak, dizüstü bilgisayarlar çok daha fazla sayıda kullanıcı tarafından kullanılabilir hale gelmiştir. Fiyat bakımından da giderek masaüstü sistemlere yaklaşmaktadır.

Benzer konular