Tip 2 diyabet, insülin etkisi bozulduğunda ortaya çıkan endokrin bir hastalıktır. Ek olarak diyabet, karaciğer fonksiyon bozukluğu için ana risk faktörlerinden bir tanesidir. Bu hastalıkta hastaların, %35-100’ünde değişiklikleri bulunmaktadır. Bunun nedeni vücudun ana filtresinin karbonhidrat ve yağ metabolizmasına aktif katılımıdır. Şeker hastalarının karaciğerine nasıl yardım edilmektedir? Makalemizde anlatıyoruz.
Tip 2 diyabet nedir?
Tip 2 diyabet ve diğer karbonhidrat metabolizması bozuklukları, insülin direncine dayanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, dünya çapında yaklaşık 422 milyon insanı etkilemektedir. Son yıllarda ise bu durum, dünya çapında ilk 10 ölüm nedeni arasında yer almaktadır.
2018 yılı sonu itibariyle vakaların %92’sinde tip 2 diyabet tanısı konmaktadır. Aynı zamanda, geniş çaplı Rus epidemiyolojik çalışması NATION’ın sonuçlarına göre, bu hastalık vakalarının sadece %54’ünü tespit etmiştir.
Tip 2 diyabetin nedeni daha sık olarak göreceli insülin eksikliğidir. Bu durumda hormon üretimi azaltılabilmekte veya arttırılabilmektedir. Ancak hücrelerin insüline karşı belirgin bir direnci vardır.
Tip 2 diyabetli hastaların yaklaşık %80’i obez veya fazla kiloludur. Ayrıca obezitenin bu hastalığa yakalanma riskini önemli ölçüde artırdığı gösterilmiştir. Araştırmalar, vücut ağırlığının her kilogramı için diyabet geliştirme riskinin %4,5 arttığını göstermiştir.
Şeker hastalığı karaciğeri nasıl etkilemektedir?
Diyabetli hastalarda karaciğer yetmezliği yaygındır. Bu nedenle insülin direnci, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığının (NAFLD) ilk aşaması olan steatoz gelişimi ile ilişkilidir. Tip 2 diyabet ve obezitesi olan hastalarda NAYKH insidansı %70-100’dür.
Bu tip hastalıklarında, hayati bir amino asit olan ve karaciğer içinde üretilen ademetiyonin seviyesi azalmaktadır. Bu aktif molekül, karaciğerin yapısını, işlevini ve enerji dengesini korumak için 100’den fazla biyokimyasal reaksiyonda yer almaktadır. Doğal olarak oluşan bir amino asidin eksikliği, karaciğerin tam fonksiyonlarını yerine getirememesine ve biyokimyasal reaksiyonların yavaşlamasına neden olmaktadır. Eksikliğini diyet veya özel gıdalarla telafi etmek de mümkün değildir.
Bu nedenle ilaç kullanmak karaciğerdeki doğal amino asit seviyesini yenilemektedir. Ayrıca hepatositlerden toksinlerin atılmasına, hücre yapısını ve enerji potansiyelini geri kazanmaya da yardımcı olmaktadır. Buna ek olarak, metabolik süreçleri ve safra çıkışını normalleştirmektedir. Bu özellikler ilaçların özellikleri doğrulamıştır.
İlaç kullanımının ilk haftasından karaciğerin hayati fonksiyonlarını iyileştirebilmekte ve tedavi kursunun etkisi 3 aya kadar sürebilmektedir. Her ilacın günde bir kez alınması hasta açısından uygundur. Bu nedenle, NAFLD’li şeker hastalarında, karaciğerin durumunu iyileştirmek için orijinal ademetionin, tedavi rejimine dahil edilebilmektedir.
