Kayıp Kız filminde Olivia Coleman, Maggie Gyllenhaal’ın ilk yönetmenlik denemesinde tek bir bakışla ekranı paramparça ediyor.
Kayıp kız film açıklaması
Yunan adalarının romantizmi, orta yaşlı bir kadın, edebiyat profesörü ve anne olan Ledoux’ya (Olivia Colman) solgun omuzlarından nazikçe sarılmaktadır. Koşullar izleyici için hala bir gizemdir. Yaz tatili, kumsallar, ev sahibiyle (Ed Harris) sohbet etmek ve ne kadar evden çıkmak isteseniz de nedense bavulunuza her zaman güneş kremi koyduğunuz hasret akıp gitmektedir. Acı verici ve aynı zamanda arzu edilen yalnızlık, diğer tatilcilerle birlikte olmaktan rahatsızlık verir. Leda, bir kadının (Dakota Johnson) kızıyla nasıl oynadığını korkuyla izlemektedir.
Açılış jeneriğinden önce çarpıcı bir şekilde geçen final sahnesinden bir alıntı, geçmişe dönüşlerin kurgusu ve Olivia Colman’ın sessiz pişman bakışları, gözlerinin ıslak parıltısının arkasında bir yerlerde tatsız ve üzücü bir sır olduğunu gösteriyor. Annelikten hem isteyerek hem de gururla bahsediyor. Ancak cümlenin ortasında sadece kızları Martha ve Bianca ile ilgili kesitleri izlemektedir.
Leda’nın nasıl bir anne olduğu yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Ayrıca Coleman’a yardım etmek için bugünün olaylarından yirmi yıl önce kahramanı oynayacak olan Jesse Buckley ortaya çıkacaktır. Kendisi henüz bir profesör değildir. İtalyan edebiyatından ilham alan genç bir yüksek lisans öğrencisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Anılar, Leda’nın deniz kıyısındaki kara kara düşündüren günlük yaşamına canlı sahnelerle iç içe bağlamaktadır.
Film izleyiciye aynı anda birkaç noktadan sunulabilmektedir. Sanatçı Maggie Gilenhall’ın ilk filmi olarak hemen uluslararası film festivalinin yarışmasına girmiştir. İtalyan yazar Helena Ferrante’nin romanının bir film uyarlaması olarak metni ekranlara taşımaktadır. Ayrıca Kayıp kız filmi Cannes film festivaline katılacaktır.
Kayıp kız film incelemesi
Ama görünen o ki aktrisler kulağa bu ilk verilerden daha güçlü ve daha yüksek sesle çıkmaktadır. Olivia Colman, Jesse Buckley ve Dakota Johnson kendisi de bir sanatçı olan Maggie Gyllenhaal, kadınları için harika bir oyun ortamı yaratmıştır. Her ne kadar burada “oyun” kelimesi özün maliyetini azaltacak olsa da, varoluş için, dünya görüşünün anlaşılması gerekmektedir. Coleman’ın kaşlarını çattığını ve etrafındaki hayatı nasıl gözlemlediğini, küflü meyveler attığını veya yatakta davetsiz böceklerle nasıl savaştığını sonsuz bir şekilde izleyebilirsiniz. Bazen yüzündeki mikro iklimdeki bu değişiklikler, festivalin bir sonraki salonundaki şiddetli kavgalardan çok daha ilginç olacaktır.
Hayatın tembel olduğu üzerine yazılmış kesitleri olduğu gibi ekrandan almak istiyor insan. Ancak bu sadece kısmen doğru olabilmektedir. O zamanlar geçti ve şu anda sadece anılara, tekrarlayan yansıma alıştırmalarına, uygulama ile sona ermeye mahkum olan geçmişle bir düelloya benzemektedir.
Ünlü ve güçlü Coleman ve Jesse Buckley, Charlie Kaufman ile her şeyi nasıl bitireceğini bilen yetenekli bir İngiliz kadından hiçbir şekilde aşağı kalmamaktadır. Sanatçı, yelpazesinin yeni bir anahtarını bu film ile ortaya çıkarmıştır. Olivia ile rekabet etmek zorunda değildir. Aksine, yönetmenlerin hiçbirinin oyuncuları farklı geçici tuvallerde aynı rol için çağırmayı düşünmediği gibi ve sürpriz istemsiz olarak ortaya çıkarmaktadırlar. Kayıp kız filminde ki kadınlar, kareler ve yıllar arasında birbirlerine sektiren can sıkıntısı ve dile getirilmeyen özlemin inanılmaz bir sinerjisinde var olurlar.
Sonuç;
Ebeveynlik, 2021’deki Venice Show’un ana temalarından biri haline gelmiştir. Yarışma programındaki her ikinci filmde çocuklarına karşı çelişkili tutum açıkça göstermektedir. Kadınlık ve annelik hala eşanlamlı olarak algılanmakta ve bu nedenle “işlevsiz” anneler hakkında herhangi bir konuşma hiçbir şekilde kınama gerektirmemektedir. Üçüncü tarafların değerlendirmelerinde sadece bir miktar reddetme görülebilmektedir. Bu nedenle Maggie Gyllenhaal’ın düşünce tarzı ve tonlaması, en saf ve en içten sevginin bile çoğu zaman öfkeyle el ele gittiğini söylemek için en organik dil gibi görünmektedir.
Kollarında çocukları olan kadınların hüzünlü bir Şabat’ı, boğazlarına bir yumru yuttuktan sonra ne kadar yorgun olduklarından bahsederler. Bu fikir, sıradan ve uzun zamandır anlaşılmış olsa da, yönetmenlikteki sosyetik bir sanatçı tarafından sunulma biçiminden, ya bir mesele ya da bir efsane olarak güç kazanmaktadır. Medea’nın aksine, antik eserlerde Leda, kadınlığı ve anneliği kişileştirmiştir. Ancak bazen kulağa ne kadar basmakalıp gelse de kimliğin bileşenlerinden ayrılması gerekmektedir. Ayrıca bazen Leda’nın sadece anne değil aynı zamanda kadın olması için zamana ihtiyacı vardır.
Film Oyuncuları
- Olivia Colman
- Jesse Buckley
- Dakota Johnson
- Peter Sarsgaard
- Ed Harris
- Paul Mescal
- Dağmara Dominczyk
- Oliver Jackson
- Jack Farthing