Çoğu hayvan uyumaktadır. Balıklar da bunun istisnası değildir. Bununla birlikte, genellikle kara memelilerinden farklı uyurlar. Balıklar uyur. Sadece onların uykusu normal hayvanlarınkinden tamamen farklıdır.
Balıklarda uyku genellikle uzun süre hareketsizlik, belirli bir dinlenme duruşu (örneğin kuyruk aşağı) ve çevreye karşı azalan duyarlılık ile karakterize edilmektedir.
Farklı balıklar farklı şekillerde uyur. Tilapialar (Tilapia) gibi bazı türler yaşadıkları su kütlesinin dibine yerleşirken, cüce kedi balıkları (Ameiurus nebulosus) dibe yakın bir yerde “gezinir”, neredeyse hiç hareket etmez. Sadece ara sıra dengede kalmak için yüzgeçlerini sallamaktadır.
Birçok balık türünde bu dinlenme döneminde kalp atış hızı ve solunum azalmaktadır. Ayrıca ağız, solungaç ve göz hareketleri de azalmaktadır. Testere dişli köpekbalıkları (Carcharhinidae) o kadar derin uykuya dalarlar ki, uyandırılmadan tamamen sudan çıkarılabilirler.
Normal uyku düzenine sahip bazı balıklar, belirli koşullar altında uyumayı tamamen bırakabilmektedir. Örneğin, tautogi (Tautoga onitis), göç ve yumurtlama dönemlerinde uyumayı tamamen unutmaktadır.
Balıklar uyku düzenlerini tersine çevirme yeteneğine de sahiptir. Canadian Journal of Zoology’de yayınlanan bir çalışmada, bilim insanları beyaz chukuchan’ın (Catostomus commersonii) sürüden ayrıldığı takdirde gece uykusuna geçebildiğini bulmuşlardır. Bunun nedeni, gündüzleri tek başına yüzmenin tehlikeli olmasıdır. Ayrıca geceleri bir yırtıcıyla karşılaşma ihtimalinin çok daha az olmasıdır.
Sualtında uyuyanlar bazen kaybettikleri uykuyu telafi edebilirler. Plos Biology dergisinde yayınlanan bir çalışmada, bilim insanları bir grup danio rerio balığını (Danio rerio) bir akvaryumun camına sürekli vurarak ve hatta bir su altı hoparlöründen ses vererek acımasızca terörize etmiştir. Bunun sonucunda balıklar, olağan 6 saatlik karanlık dönem boyunca tamamen uykusuz kalmış gibi görünüyordu. Ertesi gün, araştırmacılar tankı karanlıkta bırakmışlardır. Danioların uyanmasının çok daha zor olduğunu ve normal ağız ve solungaç hareketlerinin yarı yarıya azaldığını gördüler.
