Dünya’dan 10 milyar km uzakta bir uzay gemisiyle güneş sistemi ve eteklerine uzaya gittiğimizi hayal edebilirsiniz. Burada ki asıl önemli merkezin Güneş olduğu açıkça görülebilmektedir. Güneş, devasa kütlesi ile sistemimizdeki tüm gök cisimlerinin hareketini kontrol etmektedir. Ayrıca güneş sisteminde bilinen 8 büyük gezegen bulunmaktadır. Bu gezegenler, Güneş’in etrafında eliptik yörüngelerini koruyarak aynı yönde hareket etmektedir.
Dünya tarihinin 4,5 milyar yaşında olduğu düşünülmektedir. Koşullar dolayısıyla yaşam tam olarak dünya’da ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde gezegenimize uzaydan bakıldığında, yaşamın varlığı algılanamamaktadır. Ancak uydu görüntüleri aracılığı ile atmosferde yüzen bulutlar açıkça görülebilmekte ve kıtalar ayırt edilebilmektedir. Örneğin dünya’nın çoğunun okyanuslarla kapalı olması, uydular aracılığı ile belirgin bir şekilde anlaşılmaktadır. Uzun evrim yılları boyunca, dünya’da birçok değişiklik meydana gelmiştir. Çeşitli sıcaklık, atmosfer, yüzey topografyası gibi değişiklikler meydana gelmiştir. Bu da yaşamın ortaya çıkması ve gelişmesi için gereken ön koşulları oluşturmuştur.
Jüpiter dev bir gezegendir. Yüz ölçümü ise, dünya’nın on katı büyüklüğündedir. Jüpiter’in kütlesi 318 kat dünya’ya oranla daha büyüktür. Hacmi ile oranlar isek, dünya’nın 1300 katı kadar daha fazladır. Jüpiterin ortalama yoğunluğu ise, su bulunması ihtimali ile karşılaştırılabilmektedir. Jüpiter’in etrafında ise, 64 uydu bulunmaktadır. Ayrıca yandan baktığımız takdir de Jüpiter, minyatürde ki güneş sistemine çok benzemektedir. En yakın uydularından birine gidebilseydik, Jüpiter’in turuncu diski gökyüzünün yarısını oluşturabilirdi. En uzak uydunun yörüngesinden bakıldığında, dev Jüpiter’in diski, Ay’ın neredeyse yarısı büyüklüğünde görünmektedir.
Satürn, güneş sistemi içerisinde bulunan en büyük ikinci dev gezegendir. Dünya’dan 95 kat daha büyüktür. Ayrıca Satürn, halka sistemi ile ünlüdür. Satürn’ün halkalarının genişliği 80 bin kilometreye kadar ulaşmaktadır. Kalınlıkları ise sadece bir kilometre kadardır. Bilinen 62 uydu bu gezegenin etrafında yörüngelerini bozmadan dönmektedir. Bilinen en büyük uydusu olan Titan, yoğun atmosfere sahiptir. Ayrıca bilindiği kadarı ile güneş sistemindeki uydular arasında bu alanda tek olanıdır.
13 Mart 1781’de İngiliz astronot William Herschel yeni bir gezegen keşfetmiştir. O gezegenin adı Uranüs’tür. Bu tarihe kadar bilinen son gezegen Satürn’dü. Uranüs ise, güneş sistemine keşfedilen yedinci gezegen olmuştur. Ayrıca Uranüs’ün özelliklerinden biri ise, Güneşin etrafındaki farklı hareketidir. Çünkü dönme ekseninin eğimi, yörünge düzlemine göre 98 derecedir ve bu gezegenin bilinen 27 uydusu bulunmaktadır.
18 Şubat 1930’da Amerikalı astronom Clyde Tombaugh, Plüton gezegenini keşfetmiştir. 2006 yılına kadar Plüton, bulunduğu konumdan dolayı, güneş sistemi içerisinde bulunan dokuzuncu gezegen olarak kabul edilmekteydi. Ancak 21. yüzyılın başında, güneş sisteminin eteklerinin dış kısmında, aralarında Plüton’a benzer ve hatta daha büyük cisimler bulunan birçok nesne keşfedilmiştir. Bundan dolayı, 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği onu güneş sisteminin ana gezegenlerinin bileşiminden çıkartmıştır. 2006 yılından beri ise Plüton, cüce gezegen olarak kabul edilmektedir.